Türk futbolunun markalaşma sorunu - Ekim 2017

İsmail Bayazıt
İsmail Bayazıt
  Kas.01, 2017, 10:38

Sevgili Brand Age okuru,

Yazın bitmesi ile birlikte sabırsızlıkla beklenen Süper Lig 2017-2018 sezonu başladı. Dünyada futbol denin- ce ortaya devasa bir sektör ve nansal güç çıkıyor. Ör- neğin, İngiltere Ligi 5.53 milyar Euro, İspanya Ligi 3.72 milyar Euro, İtalya Ligi 3.05 milyar Euro, Almanya Ligi 2.67 milyar Euro iken Türkiye ligi 902 milyon Euro marka değerinde. Futbolda pazardan daha fazla pay kapmak, yerel ve uluslararası arenada daha çok izleyiciye ulaşmak, ülke ekonomisine katkıyı artırmak ve ülke imajına katma değer sağlamak için markalaşmak olmazsa olmaz. Üstelik futbolda markalaşmak sadece kendi sektöründe bir marka değeri yaratmakla kalmıyor, ülkelerin marka algısını ve değerini de güçlendiriyor. Türk futbolu özellikle Türkiye Futbol Federasyonu’nun yönetim biçimi ve aldığı kararlar gölgesinde bir de şike iddiaları, ekonomik anlamdaki darboğaz, kulüplerin yönetim biçimi, uzun vadede strateji eksikliği, futbolun geniş kitlelere yayılamaması, markaların sponsorluk konusundaki çekinceleri ve genç yetenekler için yeterli olanakların olmaması sorunları ile markalaşmada yeterli seviyede ulaşamadı. Futbolu yurt dışın- da olduğu gibi, sadece bir maç olarak değil yan etkinliklerle destekleyerek bir festival havasında planlamak ve yönetim yapısını daha özerk hale getirmek atılacak adımlardan sadece birisi. Bu ay Türk Futbolu Markalaşmada Nerede? başlıklı kapak konumuzda bu işi uzmanlarına sorduk.

Dünya artık takip edilemeyecek teknolojik hızla baş döndürüyor. Her gün bir icat, bir yenilik, bir Ar-Ge çalışması, bir teknolojik inovasyon görüyor olduk. Ülkeler ve markalar bütçelerinin önemli bir kısmını Ar-Ge yatırımlarına ayırır oldu. Artık devir Ar-Ge ve inovasyona yatırım yapma devri. Ar-Ge ve inovasyona yatırım yapan ülkeler ve markalar hiç şüphesiz dünyayı yönlendire- cek olanlar. Bu ay geniş bir dosya konusu ile dünyada ve Türkiye’de Ar-Ge çalışmalarını masaya yatırdık. Türkiye’de markaların yatırımlarını ve gelecek planlarını konuştuk. Türkiye’nin hiçbir bütçeden kaçınmadan, hızla gitmekte olan Ar-Ge trenini kaçırmaması ve dünya ligindeki oyuncular arasında yerini alması gerekiyor.

Bir markayı marka yapan ve değerini artıran unsurların başında hiç şüphesiz müşteri memnuniyeti ve çalışan memnuniyeti geliyor. Özellikle çalışan memnuniyetinde üst seviyelerde yer alan markalar, dünyanın en değerli markaları listesinde de üst sıralarda yer alıyor. Her bir çalışan işini ne kadar severek yapıyorsa, iş süreçlerine katkısı da o derece artıyor. Hal böyle iken birçok global ve yerel markanın özellikle asgari ücret seviyesinde yer alan çalışanlarına uyguladığı çalış- ma şartları kabul edilir cinsten değil. Kasa görevlileri, reyon sorumluları, veznedarlar, depocular, temizlikçiler, garsonlar, baristalar ya da call centerda çalışanlar, iş dünyasında madalyonun bilinmeyen kör noktalarındalar. Bu ay onların zorlu çalışma şartlarına ve sorunlarına yer verdik. Markayım diyen tüm markaların dikkatli okumasını tavsiye ediyoruz.

Bu ay Gedik Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hülya Gedik, Saran Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sadettin saran, Lufthansa Türkiye Genel Müdürü Kemal Geçer ve Kılıçbalık Başkan Vekili İhsan Bozan ile önemli röportajlara imza attık.

Ayrıca Adba International ile birlikte Marka Derbileri köşemizde Türk Hava Yolları ve Lufthan- sa’nın sosyal medya performansını karşılaştırmalı biçimde analiz ettik.

Yine çok değerli köşe yazıları, marka haberleri ve Genç Bakış köşesi sizleri bekliyor. Turkcell Dergilik’te olduğumuzu hatırlatarak keyifi okumalar diliyorum. 

 Anasayfa'ya Dön

YORUM YAZIN

Max. 255 karakter girebilirsiniz

Yorumunuz Alınıyor

Boş Yorum Gönderemezsiniz

YORUMLAR

Hiç Yorum Yok

BENZER HABERLER