Uçak yolculuğu öncesi küçük ama hayati öneriler

Uçak yolculukları öncesinde küçük gibi görünen ancak yapılması gereken ve hayati öneme sahip bilgileri Aytaç Karadağ anlatıyor.

Uçak yolculukları öncesinde küçük gibi görünen ancak yapılması gereken ve hayati öneme sahip bilgileri Aytaç Karadağ anlatıyor.

Jet-lag: Her canlının bioritim denilen biyolojik iç saati vardır. İnsan vücudu beyindeki epifiz bezi sayesinde genel olarak gündüz çalışmaya gece uyumaya ayarlanmıştır. Yaşadığımız yerin saatine adapte olduğumuz için 6 saatlik uçuşta bile bioritmimiz bozulabilir. Unutulmamalıdır ki; jet-lag denilen bu durum uçuş süresinin 8 katı sürede geçebilir. Özellikle batıdan doğuya uçuşlarda ve gündüz uçuşlarında jet-lag olma riski daha fazladır. Bioritim bozulduğu taktirde yapılan eforla orantısız yorgunluk, kırgınlık, bitkinlik, sersemlik, konsantrasyonda eksilme, karında şişkinlik, gaz, kabızlık, ishal, uyku düzensizliği, iştahsızlık, kalp atımlarında düzensizlik yaşanılabilir.

Jet-lag oluşumunu engellemek için öneriler:
• Uçuş sırasında iyi dinlenmeli, uyumalı,
• Gece inildiğinde uykunuz olmasa bile uyumaya çalışmalı, gündüz saatlerinde inildiğinde uyumamaya ve gün ışığında vakit geçirmeye özen gösterilmeli,
• Uçuş sırasında alkol, kahve, çay gibi uyarıcı özelliği olan içecekler tüketmemeli
• Biyolojik iç saatimizi ayarlayan beynin epifiz bölgesinin ürettiği melatonin hormonunu seyahat öncesinde ve seyahatten sonra akşamları 1 defa ilaç olarak almak jet-lag şikayetlerinin daha hafif atlatılmasını sağlar.
• Seyahata iyice dinlenmiş bir şekilde başlamalı
• Uzun yolculuk yapmadan 2 gün önce biyolojik iç saatimize alıştırma yaptırabiliriz. Batıya doğru uçulacaksa her zamankinden 1-2 saat geç yatıp geç uyanmalı, doğuya doğru uçulacaksa 1-2 saat erken yatıp erken uyanmalıdır.

Kalp ve damar problemleri: Kabin içindeki basınç dengesizliklerinden ötürü varislerde belirginleşme, bacaklarda ödem, ayaklarda ağrı, uyuşma gibi damarsal bozukluklar görülebilir. Bu nedenle ayakları uzatmalı, koridorda yürümeli, bacaklardaki kan akımını hızlandırmak için koltukta otururken topuklara basıp, ayakların uç kısmını yukarıya kaldırıp geri indirme egzersizini 3 defa tekrarlamak yeterli olur. Uzun uçuşlarda kanın türbülan akması nedeniyle damar içinde tıkanıklıklar veya pıhtılaşmalar oluşarak akciğer embolisi, kalp krizi, beyin felci, bacaklarda damar tıkanıklığı geliştirebilir.

Uçuş esnasında neden kalp hastalıkları sık görülmektedir?
• Uçuş korkusundan ötürü stres düzeyinin artması,
• Kabin basıncındaki ani düşmeler,
• Oksijen miktarının düşmesi,
• Kabin içinin soğuk olması,
• Düşük basınçtan dolayı damar içinde bulunan gazların çözünüp pıhtı oluşumuna zemin hazırlaması,
• Seyahat süresince devamlı oturmak, nemin azalması kalp hastalığı riskini artırmaktadır.
Kimler uçuş esnasında kalp rahatsızlığı riski taşımaktadır?
• 65 Yaş üstündeki kişiler
• Özellikle böbrek, akciğer, şeker hastalığı gibi eşlik eden kronik hastalık varlığı
• Kalp krizi geçirmiş, kalp yetmezliği, stent takılmış, açık kalp ameliyatı yapılmış kişiler
• Daha önce vücudun herhangi bir bölgesindeki damarda pıhtı öyküsü olan hastalar
• Gebeler risk altındadır.

Kalp hastalarının alması gereken önlemler:
• Kalp hastaları uçuş öncesinde kabin ekibine rahatsızlığını bildirebilir. Özellikle takip eden hekiminden kalp hastalığıyla ilgili epikriz, stent, by-pass, pil cihazı, kullandığı ilaçla ilgili bir doküman alarak yanında hazır bulundurması uygun olur.
• Acil müdahale çantasında birçok ilaç ve medikal alet bulunmakta olup ilk müdahale konusunda kabin ekibi belirli aralıklarla eğitilmektedir. Uçuş sırasında göğüs ağrısı, çarpıntı, terleme, başdönmesi, baygınlık bulantı olursa derhal kabin ekibine bildirilmeli ve yardım istenmelidir.
• Uzun uçuş yapan kalp krizi geçirmiş, kalp yetmezliği, tansiyon yüksekliği ve ritim düzensizliği nedeniyle ilaç kullanan hastalar, uçuş öncesinde takip eden hekiminden bilgi almalıdır.
• Kalp hastaları uzun uçuş öncesi doktorlarına danışarak uçuştan 2-3 saat önce kan sulandırıcı iğne yaptırabilir. Sanıldığının aksine aspirin gibi kan incelticilerin koruyucu etkisi bulunmamaktadır.
• Acil durumda ulaşımının kolay olması için dilaltı hapı kolay ulaşılabilir bir yerde olmalıdır.
• Mümkünse yanında refakatçi eşliğinde seyahat etmesi önerilir.
• Rahat kıyafetler tercih edilmeli, özellikle boyun bölgesini sıkan elbiselerden uzak durulmalıdır.
• Uçuş öncesinde, uçuş sırasında ve uçuş sırasında kalp yetmezliği gibi sıvı alımını kısıtlayan hastalık yoksa bol sıvı tüketilmelidir. Sıvı olarak su, ayran, meyve suyu tüketilebilir. Alkol, soda, meşrubatlı içeceklerden kaçınmalıdır.

Radyasyon maruziyeti: Uçuş sırasında manyetik ve kozmik radyasyona maruz kalınmaktadır. Uçakta maruz kalınan radyasyon deniz yüzeyinden 30 kat daha fazladır. Özellikle 10.000 metreden sonraki uçuşlarda radyasyon miktarı artıyor. Yükseklik haricinde uçuş süresi arttıkça ve kutuplara doğru uçuldukça radyasyon miktarı artıyor. Maalesef bu radyasyon hissedilemez ve görülemez. Uçağın ön tarafında radyasyon daha yüksekken arka tarafa gidildikçe radyasyon azalıyor. Özellikle kalp krizi, kalp ritim anormallikleri, mide-bağırsak hastalıkları, nörolojik problemler, özellikle tiroid, meme, cilt, kan kanseri, hücre yaşlanması, kısırlık riski artar. Maruz kalınan radyasyon hücre çekirdeğinde mutasyon yapıyor; bu nedenle cilt kanseri riski uçuş görevlilerinde 2 kat, meme kanseri %30 daha fazla görülüyor. Sık seyahat edenlerde bu radyasyon biriktiği için kadınlarda adet düzensizlikleri, düşük, gebe kalmada zorluk, erkeklerde kaliteli sperm sayısında azalma, sperm hareketliliğinde azalma yaparak kısırlığa neden olabilir.

Radyasyonun zararını azaltmak için öneriler:
• Gece uçuşunu tercih etmek,
• Uçuş sonrası duş almak
• Uçuş sonrası bedeni yormayacak şekilde spor yapılması
• Bol su içilmelidir: Hücre içinde biriken radyasyonu günde minimum 2 litre su içerek temizleyebilirsiniz.
• Uçuş sonrasında antioksidan içeriği fazla olan yeşil çay, nar, domates, kırmızı üzüm, böğürtlen, brokoli, havuç, elma, avokado, ananas, biber, kiraz, enginar gibi doğal ürünleri bolca tüketerek radyasyonun oluşturduğu serbest radikallerin etkisini azaltmış oluruz.
• Açık alanda yürüyüş yapmak, oksijenin radyasyonu bağlayarak vücuttan atmasına neden olur.

Cilt ve göz problemleri: Normal nem oranı %40-60 arasında olmasına rağmen kabin içinde %20’ye kadar düşmektedir. Uçaktaki kuru hava ve basınç yüksekliği ciltte kuruma, kaşıntı, gözlerde kuruma yapabilir. Bunu önlemek için uçuş sırasında bol su içilmelidir. İdrar söktürücü özelliği olduğu için kahve, çay, alkol vs gibi içecekler cilt kurumasını artıracağı için uzak durulmalıdır. Su bazlı nemlendiriciler de faydalı olabilir.

Enfeksiyon: Uçak gibi yapay havanın olduğu kapalı bir alanda yolculardan, kabin ekibinden herhangi biri öksürdüğünde, hapşırdığında milyarlarca mikrop havaya saçılır. Her ne kadar uçak içindeki hava saate 20 defa değişse, özel bakteri, virüs, mantar filtreleri ile süzülse de bazı virüsler filtrelerden de geçebilecek kadar küçük boyuttadır. Ortama saçılan bu mikroplar nefes alındığından damlacık enfeksiyonu yoluyla vücudumuza girmektedir. Allerjik bünyeli, bağışıklığı zayıf, aktif hastalığı olan insanların bu hususta dikkatli olması, gerekirse maske takması uygun olur.

Hipoksemi (Kanda oksijen azalması): Hücrelerin ihtiyacı olan oksijen, uçuş sırasında %25 kadar azalır. Oksijen azalması yorgunluk, baş ağrısı, sersemlik, hafızada azalma yapabilir.

Kulak problemleri: Uçuş sırasında özellikle kalkış ve iniş sırasında kulak zarımız ciddi bir basınca maruz kalır. Uçuş sırasında uçak içindeki basınç, 2500 metre tırmanış yapmış bir dağcının maruz kaldığı basınca eşittir. Kulak içindeki basınç ise havalanındaki yer basıncı kadardır. Bu nedenle kulak zarımızın içinde basınç ile kabindeki basınç dengelenmesi gerekir. Bunun içinde burun ile kulak arasında östaki borusu denilen bir kanal ile dış ortamdaki yüksek basınç, ağız ve buruna aktarılarak dengelenir. Soğuk algınlığı olduğu halde uçulduğunda östaki borusunun burun ucu kapanacağı için kulak zarımız çok yüksek bir basınca maruz kalacağı için kulak zarında delinme, kanama gibi durumlar oluşabilmektedir. Barotravmatik otit denilen bu durumda kulak ağrısı, işitme azlığı, kulakta basınç hissi gelişir. Bu nedenle soğuk algınlığı, grip, nezle gibi durumlarda mümkünse uçuşu ertelemek uygun olur. Uçuş sırasında kulakta ses, basınç, ağrı hissedildiği an esneme, yutkunma, sakız çiğneme, konuşma, valsalva manevrası yapılması rahatlatıcı önlemlerdendir. Valsalva manevrası, elinizle iki burun deliğini de kapatarak, yavaşça burundan nefes verilmesidir. Hızlı ve basınçlı verilirse kulak zarı delinebilir.

Mide ve bağırsak problemleri: Uçuş sırasında mide bağırsak kanalındaki gazlar kabin içindeki basınç azaldığı için çözünüp genişlemeye başlar. Bu nedenle uçuş sırasında veya uçuştan sonra bile devam edecek boyutta karında şişkinlik, gaz, ağrı, ishal, kabızlık gibi sindirim sistemi problemleri ortaya çıkar. Asitli içecekler, soda, kahve, demli çay, nohut, fasülye, soğan, sarımsak, portakal, greyfurt, limon gaz oluşumunu artıracağı için uçuş öncesinde ve uçuş sırasında kaçınmakta fayda vardır.


Kaynak: Aytaç Karadağ

 Anasayfa'ya Dön

YORUM YAZIN

Max. 255 karakter girebilirsiniz

Yorumunuz Alınıyor

Boş Yorum Gönderemezsiniz

YORUMLAR

Hiç Yorum Yok

BENZER HABERLER