Arılar sadece bal üretmez

Mehmet Demiray
Mehmet Demiray
  Nis.13, 2015, 14:57

Fikri Türkel Geçen yıl, seyrettiğim bir belgesel, beni oldukça derinden etkiledi. Üç bin yıldır Çin'in geleneksel armut bölgesi olmaya devam eden Sichuan'da, arıların kaybolması sonucunda, çiftçiler armut çiçeklerini tek tek elle tohumlamak için uğraşıyor. Bölgede armut üretimi, bir geçim kaynağı hem de dünyaya açılan en önemli karakteristik ürünü durumunda. Sadece elle tohumlama yapılmıyor, her armut kuş ve böceklerden zarar görmesin diye dalında kumaş keseciklere konuluyor. Bunu görünce Türkiye'deki durum ne oldu diye araştırmak istedim. Çünkü arı ölümleri, sadece Çin'e özgü bir sorun değil. Amerikan Beekeeping Foundation tarafından yapılan Ekim 2009 ila Nisan 2010 tarihlerinde, ülkedeki balarası kolonilerinin yüzde 34'ü ortadan kalkmış, kovanlar boşalmış. Buna bağlı olarak da sebze ve meyve üretiminde azalmalar görülmüş. Çünkü bitki tohumlamasında arılar en önemli aracı durumunda. Ürününe göre, arıların tohumlama ile verimliliğe yüzde 20 ila yüzde 85 civarında bir katkısı var. Türkiye’de Atom Enerjisi Kurumu, bal izi konusunda araştırması devam ediyor. Sonuçlandığında, hem Türkiye bal haritası çıkacak, hem de teknolojinin arıcılığı nasıl etkilediği konusunda ilk defa somut bilgilere ulaşacağız. Peki, arı yetiştiriciliğinde neler oluyor? Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 1994 yılında 54 bin 908 ton olan bal üretiminin, 2014 yılına kadar yüzde 86,7 artışla 102 bin 486 tona yükseldi. Türkiye coğrafyasının zengin floraya sahip olması, potansiyelinin fazla olduğunu gösteriyor. 1994-2014 döneminde kovan sayısı da yüzde 86,5 artışla 3 milyon 786 bin 588 kovandan 7 milyon 60 bin 973 kovana çıktı. 2014’de kovanların yüzde 97,3’ü yeni, yüzde 2,7’si eski tipteydi. Yeni tip kovan sayısı 6 milyon 867 bin 531’e ulaştı. Bu kovan sayısıyla Çin'den sonra dünya ikincisiyiz. Avrupa genelinde 8 milyon civarında kovan olduğunu da hatırlatmak isterim. İşin diğer önemli kısmı şu: Türkiye'deki kovanların hepsi sertifikalı ve kayıtlı hale getirildi. Dünyada bunu başarabilmiş başka ülke yok. 60 bin kayıtlı gezici arıcının bunda önemli katkısı var. Asıl zenginliğimiz ise, dünyadaki toplam arı çeşitliliğinin yüzde 22'sine Anadolu arıları gen kaynaklığı yapıyor. Yani arılar Türkiye'nin en büyük genetik zenginliğidir. Konu üzerine çalışmalar devam ediyor. Malum, çiçek varsa orada arı vardır. Aslında gerçek tersidir. Arıların varlığı sadece çiçeklerin değil pek çok bitkinin de varlığını devam ettiren sebeplerdir. Ayrıca çiçek açan bitkilerde yüzde 85 ürün artışı sağlıyor. Mesela, verim artışı ayçiçeğinde yüzde 62, kirazda yüzde 75, elmada yüzde 47, bademde yüzde 90, korungada yüzde 78 olması mümkün. İşin komik kısmı; bazı muhtarlar, gezgin arıcılardan meralara konulacak kovanlar için para talep ediyorlar. Türkiye Arı Yetiştiricileri Birliği Merkez Başkanı Bahri Yılmaz, arıcılıktaki zenginliğimizin daha ileriye taşınabileceğine inanıyor. Sağlık turizmine seçenek sunmak için apiterapi denilen arı ile tedavi merkezleri de oluşturulmalıdır. Ayrıca kovan sayısı 12 milyon adedi geçebilecek mi? Teknik olarak bu mümkün. Özellikle Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu konuyla yakından ilgileniyor. "Bal Ormanı" konusunda çalışmalar başlamış durumda. Başta çam balı olmak üzere arı yetiştiricilerine kolaylık sağlayacak yeni bir düzenleme getirilecek. Haliyle dünyadaki arı çeşitliliğinin yüzde 22'si bizde olmasına karşın hala damızlık eksikliği yaşanıyor. Balla ilgili gıda kodeksi var ama arının diğer ürünleri propolis, polen vs. için de yeni düzenleme gerekiyor. Ticari açıdan ise, balları bölgeleri ve bitkilerine göre markalaşmak ve coğrafi işaretlerini almak için çalışmalar sürüyor. Her bal iyidir ancak flora zenginliği ve doğal ortam sebebiyle Anadolu'nun her bölgesinden gelen balın ayrı bir farkındalığı bulunuyor. Her il veya vadi için marka oluşturulması çalışmalarını Türkiye Bal Yetiştiricileri Birliği yürütüyor. Dünyada bu doğal ve sıhhatli gıdaya talep yüksek ve talep artamaya da devam edecek. Bal dış alımına baktığımızda, AB 240 bin, ABD 105 bin, Japonya 60 bin ton dış alım yapmaktadır. Türkiye bu pazarlara talip olmalı. Türkiye'deki arıcıların asıl beklediği 2017'deki dünya kongresi. 5 yıldır bunun için kulis faaliyetleri yapılıyor. Daha önce heyetler Türkiye'ye gelip sahada ve piyasada inceleme yaptı. Geçen yıl Ukrayna'daki sonbahar toplantısında önemli kararı açıkladı ve 2017 Dünya Kongresi İstanbul'da yapılacak. Arı yetiştiricileri Türkiye'yi çok merak ediyor ve 15 bine yaklaşan üretici bu önemli toplantı için İstanbul'a gelmek istiyor. Buraya önemli atılımlar ve mesajlarla çıkmak gerekiyor. Arıcılık, bal gibi bir lezzetin ve şifa kaynağının merkezi olmakla birlikte; bir kırsal kalkınma projesi ve istihdam imkânı açısından da değerlendirilebilecek, küçük sermaye ile yapılabilecek bir meslektir. Ekran AlıntısıDaha farklı ifadeyle arıcılık, tabiatın yeşermesini sağlar, farklı yörelere fırsat eşitliği sunar, insanların kaynaşmasına neden olur, yörelerimizi markalaştırır ve yöre turizmini canlandırır. Türkiye'de flora potansiyelinin yüzde 30'u değerlendirildiği tahmin ediliyor. 12 milyon kovana çıkıldığında 1 milyon yeni istihdam sağlanır ve 2 milyar dolar arı türevleri ihracatı gerçekleştirmek mümkün olabilir. Bu arada büyüyen sorunları da çözmeden bu hedeflere ulaşmak mümkün görünmüyor. Çin'in artan ilaç kalıntısı sebebiyle ABD ve AB ülkeleri ithalatı kesince bize bir fırsat çıktı. Ancak karışık bal riski ve bizde başlayan ilaç kalıntıları, yükselen değerimizi düşürebilir. Maalesef arıcılık sektörü sahte bal yüzünden itibar ve para kaybetmektedir. Çapraz denetimler ve sektör temsilcilerinin müdahalesi ile sahtecilik önlenmesi mümkün olacağı gibi hem arıcılığa ilgi artacak hem de tüketim ivmesi yükselecektir. Daha da önemlisi sadece bal üretimine yönelik değil, arı türevleri ile birlikte sağlık üzerine de farklı ürün ve hizmetleri sunacak süreçleri devreye sokmak gerekiyor. Polen, arı sütü, arı zehri gibi diğer arıcılık ürünleri ise talep olmadığı için arıcılarımız tarafından yeterince üretilmemektedir. Bu nedenle diğer ürünler için pazarlar araştırmalı, sadece bal üretimiyle sınırlı kalınmamalıdır Ağzımızı tatlandırırken, biraz da arıları düşünmemiz gerekiyor. Asıl zenginlik arılarda…
 Anasayfa'ya Dön

YORUM YAZIN

Max. 255 karakter girebilirsiniz

Yorumunuz Alınıyor

Boş Yorum Gönderemezsiniz

YORUMLAR

Hiç Yorum Yok

BENZER HABERLER