İtalyan Şirketlerinde Çalışan İnsanlar COVID-19’dan Ne Ders Çıkarttı?

Matteo Rinaldi
Matteo Rinaldi
  Nis.01, 2020, 12:29
Herkes Corona Virüsünün İtalya üzerindeki olumsuz etkilerine aşina. Ülke tam anlamıyla durmuş durumda. Başlangıçta bunu ciddiye almadık, bunun “sadece grip” olduğunu düşündük. Hastaneler doldukça doldu ve binlerce insan hayatını kaybetti.

Herkes Corona Virüsünün İtalya üzerindeki olumsuz etkilerine aşina. Ülke tam anlamıyla durmuş durumda. Başlangıçta bunu ciddiye almadık, bunun “sadece grip” olduğunu düşündük. Hastaneler doldukça doldu ve binlerce insan hayatını kaybetti.

Hâlâ “tünelin sonundaki ışığı” göremediğimiz bu yıkıcı senaryoda, şirket yöneticileri olarak şimdiye kadar öğrendiğimiz iyi bir şey var mı?

Şimdiye kadarki tecrübeme dayanarak, bu karanlıkta biraz ışık görmemize yardımcı olacağını umduğum 3 temel ders çıkarttım:

1. Daha Dayanıklı Olmak

Dayanıklı olmamızın geliştirmemiz gereken en önemli özelliklerden biri olduğunu anladık. Değişme, adaptasyon, rutinlerimizi yeniden düzenleme, yeni araçlar kullanmayı öğrenme ve iş modellerini değiştirme becerisinden bahsediyorum. Şu an artık dijitalleşmenin tüm potansiyelini gerçekten keşfediyoruz: yeni yönetim araçları (Trello, Monday.com, Wrike ve diğerleri), yüz yüze görüşmek yerine görüntülü aramalar, ekiple bağlantıda kalmak için sosyal medyayı kullanmak vb. Daha dayanıklı şirketler, bu zor durumdan daha az zarar görenlerdir.

2. Minnettar Olmak  

Hayatta “salgın” gibi kontrol edemeyeceğimiz şeyler var. Genellikle, “dünyayı kurtardığımızı” düşündüğümüz zamanın baskısı altında çalışıyoruz. Gerçekte ise sadece kozmetik, içecek, güneş gözlüğü, lüks moda kıyafetler, telefonlar vb. satıyoruz. Birdenbire, doktor olarak çalışmadığımız takdirde işlerimizin durabileceğini ve kimsenin bundan dolayı ölmeyeceğini anladık. Hükümet bizi gerçekten neyin önemli olduğuna dikkat etmeye zorladı: kendimizin ve yakınlarımızın sağlığı. Bazılarımız için evde zaman geçirmek, sevdiklerimizle birlikte “kayıp anları telafi etme” hissi veriyor. Ve evde, güvenli ve sağlıklı olduğumuz için minnettarız. Bu günlerde, ilk başta, COVID-19 adı verilen görünmez düşmanla savaşmakta olan tüm doktorlara, hemşirelere ve diğer hastane personeline teşekkür etmemek elde değil. Ayrıca günlük temel işlerimizi halletmemiz için işe gitmesi gereken tüm insanlara minnettarız. Süpermarketteki kasiyer kadına, kamyonculara ve postacılara; topluma yardımı dokunan herkese gerçekten minnettarız. Bu hikâye sona erdiğinde, yukarıda bahsedilen tüm insanlar gerçek birer kahraman olarak hatırlanacaklar.

3. Daha da İnsanız

Bu bir çelişki gibi görünebilir: evden çalışırken bağlantıda kalmak için yeni dijital araçların kullanılması, meslektaşlarımızın insani tarafını keşfetmemizi sağlıyor.

Bu zor durumda, fiziksel olarak birbirimizden çok uzak olsa bile hepimiz daha da bağlıyız. Evde olduğumuzda daha rahat, daha samimi ve aynı zamanda daha savunmasız durumdayız... Başka bir deyişle, daha da insanız. Evdeyken maskeler takmıyoruz (her anlamda). Örneğin, görüntülü görüşme sırasında, kamerayı paylaştığımızda arka plandaki gitarı görmemizle meslektaşımızın gitar çaldığını keşfedebiliriz. Örneğin, meslektaşımı son aradığımda arka planda bir opera müziği teması vardı ve bu bana bale ve klasik müziğe olan tutkusu hakkında daha fazla bilgi edinme fırsatı verdi. Evde takım elbise ve kravatlara ihtiyacımız yok ve sessiz, sakin meslektaşımızın tişörtündeki ''Nothing Else Matters-1991'' baskısıyla Metallica'nın sıkı bir hayranı olduğunu keşfedebiliriz. Ayrıca, görüntülü görüşmeler sırasında meslektaşlarımızın kütüphanelerinde ne tür kitapları olduğunu gizlice inceleyebiliriz. Yanlışlıkla kameranın arkasından geçtiklerinde ailelerini görebiliriz. Çocuklar yan odada çok fazla gürültü yaptığında nasıl tepki verdiklerini ya da kocalarına veya eşlerine nasıl seslendiklerini görebiliriz (sevgilim, aşkım, bazı garip, tatlı kelimelerle ya da sadece isimleriyle). Bu bir paradoks gibi görünüyor, ancak teknoloji bu durumda bizi daha fazla insan yapıyor. Meslektaşlarımızın insan tarafını keşfediyoruz ve bu da bağımızı güçlendiriyor ve çalışma verimliliğine olumlu yönde etki ediyor.

Bu durum maalesef beklediğimizden daha da uzun sürecek. Bu nedenle, farklı yönetim kademelerinde ve farklı sektörlerde görev yapan çalışanlara aynı soruları sormanın ilginç olduğunu düşündüm. İyi haber şu ki, böylesine zor günlerde ne kadar şey öğrendiğimize şaşıracaksınız.




Francesco Sodano – Huawei, İletişim Pazarlama Müdürü 

“Hepimiz sevdiğimiz insanlara, başka ülkelerde yaşayan aile üyelerimize, arkadaşlarımıza ve meslektaşlarımıza karşı virüsün henüz  geniş çapta yayılmadığı yönünde büyük bir sorumluluk yükledik. İngiltere, ABD vs. ülkelerde bulunanlarla bizzat temas kurarak iyi olduklarından ve son günlerde İtalya'da karşılaştıklarımızı aktararak bu özel duruma gereken tedbir ve ihtiyatı aldıklarından emin oldum.''

Tatiana Zueva – Garrison Grup, Danışman 

“Bu daimi yoğun yaşantılarımızda sık sık, -arkadaşlarla aperitivo, bir barda kahve içerkenki sabah sohbeti, dağlarda hafta sonu yürüyüşü veya hatta akşam sineması gibi- sahip olduğumuz küçük şeyleri takdir etmeyi unutuyor ve bunları bir hakmış gibi görüyoruz. Evde sıkışıp kalmak ve önceki gibi aynı hayat tarzını devam ettirememek, öncelikleri yeniden tanımlamaya fırsat veriyor ve daha fazla para kazanana, 'biriyle' tanışana veya mükemmel bir iş bulana kadar beklemeden şimdi burada, yeniden yaşamaya fırsat veriyor. Bu kriz bize yarından asla emin olamayacağınızı gösterdi, bu yüzden bugünden en iyi şekilde yararlanmaya ve sahip olduğumuz her şeyi takdir etmeye çalışın. Birkaç hafta içinde (umarım) giyinip dışarı çıktığınızı ve son ay görüntülü aramalarda görüştüğünüz herkese sarılmanın ne kadar mükemmel olacağını hayal edin!

Davide Ballabio – Bally, Satış Müdürü 

“Günlük işimizde bazen dikkat dağılması ve yorulmanın kolay olduğu uzun ve anlamsız toplantılara maruz kalıyoruz. Daha az kesinti süresi ve herkesin dikkati paylaşılan bir sunum gibi tek bir noktaya odaklanıldığında, çevrimdışı oturumlar genellikle yüz yüze görüşmelerden daha kısa, daha emek gerektirici ve üretkendir. "Daha verimli toplantılar", "daha verimli ekipler", yani "daha verimli organizasyon" ve daha iyi performanslar "anlamına gelir.

Luigi Visconti – Invesment Bankacılık, Başkan Yardımcısı 

“Bu gerçekten modern toplum için eşi görülmemiş bir meydan okuma ve belki de tüm zamanların en büyük ekonomik tehdidi çünkü tüm ekonomik sistemin temellerini yok ediyor. Dahası, son zamanlarda düşünmeye alıştığımız  “daha fazla likidite” enjeksiyonu ile bu durumun düzeltilemeyeceğinden eminim. Ancak, kötü zamanlarda sadece olumlu tarafı düşünebiliriz. Ve bu dönem, özdüşüm için inanılmaz bir şans olarak ortaya çıkabilir. İnsanlar şu an, kişisel ve profesyonel olarak şimdiye kadar neler başardıklarını düşünmek için yeterli zamana sahipler. Her zaman acele etmek zorunda olduğumuz bahanesiyle her şeyi bir kenara koyma eğilimimiz var. Bunun, fırtına dindikten sonra yaşam tarzımızı hızlandırmamıza ve geliştirmemize gerçekten yardımcı olacağına inanıyorum, sonucun çok da kötü olmayacağını umuyoruz.”

Alessandro Martinengo -Villagana, Danışman & Girişimci

“Karantinanın ilk günlerinde insanlar alışkanlıkları uyarlamanın ve değiştirmenin önemini gördüler. İşlerin yavaşladığını gördüm, çünkü insanlar (evden) “akıllı çalışmaya” alışkın değiller. İyi haber şu ki, insanlar iş-yaşam dengesini geliştiriyorlar. Şirketler daha fazla dijitalleşmeye zorlanıyor ve daha verimli hâle geliyor. ”

Albina Alvino – Manetti & Roberts, Ulusal Kilit Müşteri Yöneticisi 

“Artık daha fazla boş vaktimiz olduğuna göre, bunu daha akıllıca kullanıyoruz: daha fazlasını okuyor, çevrimiçi eğitim yapıyor, evde egzersiz yapıyor, çalmak için yeni enstrümanlar öğreniyor, video ve fotoğraf düzenleme araçlarını kullanmayı öğreniyor veya nasıl yemek pişireceğimizi öğreniyoruz. Daha akıllıca çalışırsak, daha önce vaktimiz olmayan şeyleri yapmak için daha fazla zamanımız olur. Artık mazeretler bulmak ve kendimize: “Zamanım yok” demek daha zor. Zaman, kendimizi yeniden keşfetme, daha fazla öğrenme ve düşünme zamanıdır. Kendimize ayırabileceğimiz daha fazla zamanımız var ve bu soruda bir sihir var: “Bugün kendim için ne yapabilirim?”

Ezio Terzi – Reckitt Benckiser, Saha Başkanı 

“Bu hikâyeden iki temel öğrenim kazanacağımızı düşünüyorum. İlk olarak; karantina, küçük günlük ofis rutinleri gibi daha önceden sahip olduğumuz fiziksel etkileşimlerin önemini anlamamıza izin verdi: ofiste küçük bir tura çıkıp herkese günaydın demek, gülümsemek ya da ''aynı sayfadayız'' demek için başını sallamak, hatta saat 11'de meslektaşlarımızla kahve molasının sosyal önemini bile. Fiziksel temas olmadan bir iş yapmak çok daha zordur ve bunu şimdi cildimizde öğreniyoruz.

Ne yazık ki evde çalışmanın en büyük sorunlarından biri, birçok yöneticinin güven eksikliğidir. Bu durum, “akıllı çalışma” yoluyla iş yönetiminde de temel olduğunu kanıtlanan “zorunlu bir güven” getirmiştir. Artık çok daha şüpheci olanların bile "evden çalışmanın" daha az çalışma ile eş anlamlı olmadığını ve güven, teknoloji ve organizasyon yoluyla büyük hedeflere ulaşılabileceğini anlayacağından eminim.

Dahası, İtalya'da yaşayan ve çalışan bir Rus olarak, İtalyan dijital pazarının genel potansiyelinin, özellikle KOBİ'lere kıyasla, Rusya veya ABD kadar etkin olarak kullanmadığını fark ettim. Şimdi bu koronavirüs zamanları, internet neredeyse tüm kişisel etkileşimleri değiştirdiğinde, dijital dünyanın tüketicilerinin kalplerini sunabileceği ve fethedebileceği, ihtiyaçlarını anlayabildiği ve onlara yardım edebileceği her avantajı kullanarak, olasılıkları değerlendirmeye başlamak için doğru zaman.” 

Gessica Giulini – Nike, Perakende Marka Proje Yöneticisi 

“Evden ya da ofisten farklı bir yerden çalışmak, çalışanların fiziksel bir bakış açısıyla özgür ve özerk olmalarını sağlayan harika bir fırsat. Fiziksel esneklik, önceliklerimize ve ihtiyaçlarımıza dayanarak zamanın düzenlenmesini kolay ve yönetilebilir hâle getirir. Şu an kendi programımızı belirleme, kendi zamanımızı planlama konusunda daha yetkin hissediyoruz. Dahası, evden çalışırken alanımı yaratabilir ve kişiselleştirebilirim! Bitkiler, resimler, ışıklar, çevremi rahat hâle getirebilir, ayrıca zihinsel sağlığımı ve üretkenliğimi artırabilir.

Eğer onsuz yaşayamayacağım bir şey varsa, kesinlikle spor ve harekettir. Gerçekten, evden çalışırken bunu daha fazla hissediyorum. NTC (Nike Training Club) uygulaması sayesinde, bunu tahmin etmesem de, egzersizlerimi ve zamanımı istediğim veya tercih ettiğim saate ayarlayabiliyorum. Bu uygulamayı kullanarak, kelimenin tam anlamıyla masamın yanında çok daha kolay ve anlık egzersiz yapabilirim, bunu bir ay önce kim hayal edebilirdi!''

Nicola Fortunato – Bolton Food, Kategori Müdürü 

“Verimlilik, bireysel refah ve çalışma hayatı ile kişisel yaşam arasındaki denge, İtalya'nın yaşadığı bu benzersiz durumun olumlu etkilerinden sadece birkaçı. Herkes kendini gerçek zamanlı olarak ifade etme ve üzerinde çalıştığımız projelerin kalitesine katkıda bulunma fırsatına sahip; çünkü evet, daha önce hiç olmadığı gibi çalışıyoruz. Sadece işle sınırlı olmayan, bizi olağanüstü bir ağın parçası hissettiren, bir tür kolektif kucaklama olarak çalışan bir bağlantı şeklini deneyimliyoruz. Bu günlerde gördüğüm bağlılığın, yaptığımız şeye olan tutkumuzu ölçmek için yararlı bir termometre olduğuna inanıyorum. Hemen hemen ilk kez meslektaşlarımızın evlerine fiilen ve aslında sessizce gitmek çok hoş ve de onların gülümsemesi, bir fincan kahve, müzik, şakalaşmalar; bize yakın ve günlük hayatımızda geri dönecek olan özel uyumu bulmamıza yardımcı oluyor.''

Francesca Donzelli – GameStop, Ticaret Pazarlama Müdürü

‘’Bu haftalarda, bütün gün evde kalarak zamanımızı geçirmek ve zihnimizi başka bir yerde, hepimizin hissettiği endişelerden uzak tutmak için çeşitli aktiviteler yapıyoruz. Bu kritik durumda, oyunun bu günlerin endişesini ortadan kaldırmak için nasıl gerçek bir rahatlama olabileceğini her zamankinden daha fazla anlıyoruz. Şirket olarak hemen olumlu yönlere odaklanmaya ve buna göre yeni bir iletişim planı geliştirmeye karar verdik. Sosyal medya kanallarımız aracılığıyla her gün masa oyunları, kart oyunları veya oyun konsolları için en popüler oyunlar, aile ile birlikte oynanacak veya en iyi oyunların bir listesini öneriyoruz. Tüm mağazalarımız salgın nedeniyle kapalı olduğundan, müşterilerimize e-ticaret yoluyla hizmet veriyoruz. E-ticaret satışlarında bu kadar büyük bir patlamaya hazır değildik, ancak müşterilerimize hızlı teslimat sağlamak için duruma hızla adapte oluyoruz. İnsanlar her zamankinden daha fazla oyun oynamak 

Vincenzo Galeno - L’Oréal, Kıdemli Ulusal Muhasebeci 

“Bugünün çalışanları futbolcularla karşılaştırılabilir: Her yıl takım değiştiriyor ve çalıştıkları şirketle aralarındaki bağı zayıflatıyorlar. Bağlar, zaman içinde ve günlük ekip çalışması yoluyla, problemleri birlikte aktif bir şekilde karşılayıp çözerek oluşturulur.

Dürüst olmak gerekirse mevcut durumun, şirketlerin karşılaşmakta zorlandığı büyük bir sorun yarattığını düşünüyorum: Fiziksel mesafeye rağmen güçlü bir motivasyon ve çalışanları arasında aidiyet duygusu sürdürmenin yollarını bulmak.

İnsanların artık her gün birbirlerini göremedikleri ve her vazifenin dijital satış noktaları aracılığıyla gerçekleştirildiği bu gibi zamanlarda, hangi takımların performans göstermeye devam edip edemeyeceğinin çok net olacağına inanıyorum. Formalarına sadık olan birkaç futbolcu örneğindeki gibi, üst düzey yapılandırılmış ve sıkı sıkıya bağlı bir organizasyona sahip takım oyuncuları ve aidiyet duygusu fiziksel mesafeye rağmen iyi performans göstermeye devam edecektir. Aksine, daha az işin içinde olan ve güçlü bir altyapıya ve iş ahlakına sahip olmayan çalışanlar, yöneticileri tarafından daha az baskı ve kontrol altında hissedecek ve iş hedeflerine odağını kaybetme riskine gireceklerdir. Bu kesinlikle üretkenliği etkileyecek ve kötü performansları artıracaktır.

Özetle, mevcut durum birçok şirket için hangi oyunculara (çalışanların) bahis oynayacağını, kime sahada bulunacağını ve bir sonraki transfer pazarında kimlerin satılacağını anlaması için bir dönüm noktası olabilir.”

Luigi Cigliano – Amedei, CEO / Ferrarelle SpA, CFO 

''Keder ve korku anlarını yaşıyoruz. Bu anlarda yaşamda gerçekten neye değer verdiğimizi yeniden düşünüyoruz. Çocuklar olarak, ödevleri hızlı bir şekilde bitirmek için çok çalışıyoruz ve sonra arkadaşlarla, erkek kardeşlerle, kız kardeşlerle ve ebeveynlerle oynamaya gidiyoruz. Biz çocukken hayatlarımız “oyun” etrafında dönüyordu.  Zamanla “oyun” önemi yitirdi ve “hırslar ve itibarlar” yerini aldı.

Yaşadığımız bu gerçeküstü dönemin olumlu bir etkisi var: bize “zamanı” geri veriyor. Ailelerimize, okumalarımıza, oyun oynamaya ve sanal sanat sergilerini ziyaret etmeye ayırdığımız zamanı yeniden keşfediyor ve değer veriyoruz. Eğlenmenin önemini yeniden keşfediyoruz.

Tıpkı çocukken, tek amacımızın ödevimizi hızlı bir şekilde bitirmek olduğu zamanlardaki gibi, şu an (birçok şirketin sadece şu sıra keşfetmeye çalıştığı) akıllı çalışma sayesinde, uzun toplantılardan kaçınarak, şirkete gerçek değerler getirmeyen gereksiz faaliyetlerden uzak durarak ve neticesinde zamanımızı daha iyi değerlendirerek daha etkili ve daha verimli çalışabiliriz.

Bu korkunç zamanlarda, yetişkinler kendilerine ve yakınlarına daha fazla zaman ayırmak için çocukluklarından nasıl daha hızlı ve verimli hâle geleceklerinin dersini alıyorlar. Şu an doktorların değerli zamanlarını hayatlar kurtarmak, acı çekenlere yardım etmek ve görünmez düşmanı durdurmaya çalışmak için ayırdıklarını görüyoruz; zamanlarına ve çalışmalarına daha fazla değer veriyoruz. Tüm dünya her birine alkış ve şükranlarını sunuyor.”

SEVGİLİ DÜNYA, HER ŞEY YOLUNA GİRECEK. 

 Anasayfa'ya Dön

YORUM YAZIN

Max. 255 karakter girebilirsiniz

Yorumunuz Alınıyor

Boş Yorum Gönderemezsiniz

YORUMLAR

Hiç Yorum Yok

BENZER HABERLER