Yaratmak zor iştir, özellikle baskı altındayken yaratmak. Öyle ki, biz insanlar yaratıcı olmayı sürekli sihir, büyü ve ilham perisi gibi metafizik öğelere bağlarız.

Yaratıcılığın kaynağı ilham almaktır ve yaratıcılığın da teşvik edilmesi gerekir. İşte bu yüzden yaratıcılığı neyin teşvik ettiğini, neyin ilham verdiğini iyi bilmek gerekir. Büyük fikirler böyle ortaya çıkar. Pazarlama ve reklamcılık alanlarında tüm bunların cevabı genellikle müşteri olur. Efsanevi reklamcı David Ogilvy'nin ünlü sözünü akıllara getirelim: "Nefes alıp düşünmek için bir dakika rahat bırakın beni." Aslında burada asıl demek istediği şey, daha derin düşünebilmek için müşteri algısının derinine inme ihtiyacıdır. Evet, ürünün maharetleri önemlidir ancak ürünün kullanıcısına getirdiği fayda asıl önemli olandır.  Burada cevap müşterinin kendisidir.

Büyük Fikirler

Yeni bir ürün için gereken ilhamı bulabilmek, onun için bir reklam fikri bulmaktan da zordur. Burada da bakılması gereken şey yine müşterinin kendisidir. Bizdeki sorun dünyaya bazen at gözlüğüyle bakıyor oluşumuzdur. Bazen kendi ürününüze dair takıntılarınız da size at gözlüğü taktırabilir. Bu takıntı, müşterinin üründen nasıl faydalanacağını görmenize engel olabilir. Microsoft'un eski CEO'su Steve Ballmer’ın da dediği gibi: “Yenilikler sadece müşterinin işine yarayacaksa önemlidir. Geri kalan her şey bilimin işidir." 

Büyük fikirler hepimize o kadar yakın ki... Onları nerede ve ne zaman aramanız gerektiğini bilmeniz lazım. iPod gelmeden önce de insanlar kendi çalma listelerini oluştururlardı. Ancak sektördeki hiçbir şirket bu duruma dikkat etmiyordu. Kız/erkek arkadaşınızın sizi terk ettiğinde onu aklınıza getiren şarkı mesela. Arkadaşlarınıza çıkacağınız yaz tatili öncesi oluşturduğunuz çalma listesi veya partileyeceğiniz akşamın öncesinde sizi moda sokan şarkılar... Bir maça çıkmadan önce sizi motive eden parçalar...  Yıllardır oluşturduğunuz listeler bunlar. Apple ise sadece bu duruma dikkatini verdi ve mühendislerinden bununla ilgili bir kod yazmalarını istedi. Sony ise muhtemelen hiç ihtiyacınızın olmayacağı teknolojilerle sizi etkilemeyi sürdürüyor.

Pixar - Steve Jobs’tan Bir Hamle Daha

Çoğumuz Oyuncak Hikayesi, Arabalar ve Sevimli Canavarlar gibi animasyonlarla büyüdük. Bu animasyonların arkasında Steve Jobs ve Pixar vardı. Bu filmler çok güzeldi ancak benim için Shrek'in yeri ayrı. Çünkü çocuklarım izlerken ben de keyifle izleyebiliyordum. Sonuçta bir yetişkin Teletabiler’i izlemeye kalksa daha beşinci dakikasında sıkılıp kendini bir arabanın önüne atmak ister. Fakat Shrek bunlardan farklıydı ve teknolojiyle pek alakası da yoktu bu durumun. Pixar senaristleri iki düzlemde senaryo yazdı. Birincisi yetişkinler, ikincisi çocuklar için. Yetişkinlerin de çocuklarıyla beraber yemek yapma, spor ve diğer eğlence türlerinde etkili olduklarını görüyorlardı.  Yetişkin-çocuk birlikteliği Shrek veya Oyuncak Hikayesi’nden önce de vardı, fakat sektörden yalnızca birkaç şirket bu durumun farkına vararak anlamlı içerikler üretmeyi başardı. 

İnsanlar genelde bir trend yaratmak ve kitleleri peşinden sürüklemek ister. Yeni teknolojiler yaratma çabasındadır. Ben bu çabayı çok da gerekli bulmuyorum. Asıl önemli olan, bu tür trendleri ve fikirleri kabullenip onlara ayak uydurmaktır. Bu şekilde, çalıştığınız sektörde ürününüzün kategorizasyonunu trendlere uygun yapabilirsiniz.

Farklı Kategorilerden İlham Almak

Diğer kategorilerde ne gibi ürünlerin insanların hayatında önem arz ettiğine bakın.  İnsanları nelerin çektiğine göz atın. Gözlem yaptıktan sonra insanların bu ürünlerden ne gibi duygusal ve işlevsel faydalar edildiğine bakın. Sonra bunları işinize nasıl kanalize edebileceğinizi sorun kendinize. Mesela Heinz Ketchup, çocukların GameBoy tutkusunu görerek kendisine yeni bir kategori oluşturdu.

Bana soracak olursanız ketçabın mor olmasını pek tercih etmem, ancak çocuklarım yemeklerini mor veya turuncu ketçaplar sayesinde yiyecekler ise, işte o zaman bu ketçabı tercih ederim. 

Efes Rusya ekibi, modayı yakından takip eden ve düşük alkol tüketen kadın müşterileri için yeni bir marka oluşturdu. Örneğin Şardone aromalı Iris Beer, tüketicileri için bir statü ve hayat tarzı göstergesi.

Yeni iletişim şekilleri ve inovatif ürünler yaratmak hiçbir zaman kolay olmamıştır. Ancak müşterimizi daha yakından inceler ve yaptıklarına yansız ve çıplak gözle bakarsak, yenilikçi fikirler bizim de aklımıza gelecektir. Kısa vadede sonuç almaktan ziyade, müşteriyi yakın takibe almak uzun vade için de meyvesini verecektir. Sonuçta işinizin geleceği onların elinde. Her zaman onların ellerindeydi zaten ve öyle de olacak.