Perakende sektöründe dijital geleceğin 4 trendi

 

‘’Siz bu yazıyı okurken, pe­rakende sektörü için 2025 yılına kadar toplam 2,95 tril­yon ABD doları değerinde bir dijital dalga yaklaşmaya devam ediyor. Accenture Strateji, 2025’e kadar başa­rının dört temel yönlendi­ricisi olduğunu öngörüyor. Bunlar, tüketici şirketlerinin başarısı için kritik öneme sa­hip olmakla beraber, önde gelen şirketler tarafından da alınabilecek aksiyonlar. Bu dört faktörün temelinde de dijital yatıyor ve bunlar önümüzdeki on yıl ve son­rasında endüstri liderleri ta­rafından dijital dönüşümün anahtarı olarak kullanılacak.“

1. DİJİTALİ MÜŞTERİLERİNİ ANLAMAK VE ONLARLA İLETİŞİME GEÇMEK İÇİN KULLANACAKLAR.

 

Aslında şirketler yıllardır bunu yapıyor gibi görünürken, tüketi­ciyi anlamak her zamankinden daha önemli, çünkü aynı tüketici her zamankinden daha fazla ürün seçeneğine sahip. Ortalama bir tüketici, global olarak bir milyardan fazla ürüne erişebilir. Yeni oyuncular ve geleneksel rakipler tüketici payı için savaştıkça, ürün seçenekleri son birkaç yılda katlanarak arttı.

İlk üç çeyreği boyun­ca 114.000’den fazla yeni ürün pazara sunuldu. Bugün ortalama bir bakkaliye bölümünde, 2012’ye kıyasla %11 daha fazla ürün seçeneği bulunuyor. Oyun alanının daha da genişlemesiyle birlikte, hammaddelerin daha bilinçli bir şekilde çıkarılmasından tutun daha hızlı teslimat seçeneklerine kadar artmaya devam eden standartlarla, müşteri sadakati daha da kırılgan bir hale gelmiştir.

Bu alanda kazanmak için, perakendeciler ve Paketlenmiş Tüketim Ürünleri şirketleri, sadece maliyet, seçim ve rahatlık gibi geleneksel parametrelerde ustalaşmakla kalmayıp, aynı zamanda mükemmel bir müşteri deneyimi sağlama konusunda da uzman olmalıdırlar.

Bunu sağlamak meşakatli olmakla beraber, tüketici hakkında geniş bilgi birikimi ve tüketici verileri gerektiriyor. Bununla birlikte, dijital teknolojiler, kişiselleşmeden teslimatın son anına kadar işin tüm alanlarında yardımcı olabilir.

2.LİDERLER OYUN DEĞİŞTİREN TEKNOLOJİLERİ HIZLICA BENİMSEYECEKLER.


Önümüzdeki on yılda başarılı olanlar, teknolojilerin avantajlarını maliyetlerine göre tartarak, hangi teknolojilerin tüketiciler için katma değeri artırdığı konusunu aydınlatacak. 2025’e kadar, sekiz teknolo­jinin anahtar rol oynadığını, değer zincirinin tüm önemli alanlarını etkilediğini görüyoruz:

• Nesnelerin İnterneti (IoT)

• Otonom Araçlar/Dronelar

• Yapay Zeka/ Makine Öğrenimi

• Robot Teknolojisi

• Dijital İzlenebilirlik

• 3D Baskı

• Arttırılmış Gerçeklik / Sanal Gerçeklik

• Blockchain Teknolojisi

Bu sekiz teknolojinin beş tanesi, 2020 yılında hazır olacak, hatta bazıları 2018 yılında hazır olacak.

Gelecek çağa öncülük edecek olan şirketler, dijitali kendi değer zincirlerine olabildiğince hızlı bir şekilde uygulama konusunda stra­tejilerini oluşturmaya şimdiden başlayacaklar

3. LİDERLER YENİ İŞ MODELLERİNİ TEST EDECEKLER.

 

Dijital olarak gelişmiş ülkelerin çoğunda gelirlerin yavaş büyümesi ve tüketici harcamalarının ürünlerden hizmetlere geçmesiyle, pera­kende sektörü, katma değerden daha çok değer göçüne (bir şirket veya iş modelinden diğerine geçiş yapma) tanık olacak gibi görünü­yor. İş modelleri değişirken geleneksel mağazalar, çoğu kategorideki çevrimiçi satın alımlar arttıkça, başkalaşım geçirecekler. Çoklu-kanal stratejileri önemli bir rol oynayacak. Tüketici ürünleri şirketleri, daha düz bir alanda rekabet edebilmek için, kanallardaki tüketici dene­yiminin kalitesini çoğaltma ve sürdürmenin yollarını belirleyerek, etkili stratejiler oluşturacaklar.

Dijital ticaretin sürekli olarak büyü­mesine rağmen, fiziksel mağaza en az 2026 yılına kadar en fazla gelir üreten olmayı sürdürecek. Fakat zaten halihazırda, mağazalar bir dağıtım kanalından ziyade müşteri deneyimi platformuna dönüş­meye başladı.

Teknoloji, mağazadaki müşterilerle birebir etkileşim halinde olmayı sağlayacak. Mağaza ve showroom gibi alanlarda, sosyal etkileşimin daha yüksek olduğunu görüyoruz. Örneğin, giyim tasarımcısı Rebecca Minkoff, dijital olarak bağlı bir mağaza yarattık­tan sonra altı ay içinde hazır giyim satışlarında altı ila yedi kat artış gördü.

 Mağazalar geliştikçe ve internet üzerinden satışlar istikrarlı bir şekilde büyüdükçe perakendeciler, fiziksel perakende ayak izlerini, yani toplam mağaza sayısını ve/veya tipik bir mağazanın boyutlarını, azaltmaya yönelecektir.

Endüstri liderleri, karşılaştıkları çevrimiçi ve çevrimdışı karışımı alışveriş zorlukları yetmiyormuş gibi, kiralama ve ikincil pazarlar (paylaşım ekonomisi), kişiselleştirme ekonomisi(düzenli abonelikler), otomatik yenileme ve akıllı sipariş gibi yenileme ekonomisi ve hiz­met ekonomisi(“Benim için yap” modeli) gibi dijital olarak etkinleşti­rilmiş iş modelleri ile rekabet edecekler. Ancak, iş modellerini bu yeni trendlere uyacak şekilde adapte etmek, sektör ve tüketiciler için 2.95 trilyon ABD doları potansiyel değeri ile son derece karlı olabilir.

4.LİDERLER ÖNÜMÜZDEKİ OTUZ YIL İÇERİSİNDE BÜYÜYECEK OLAN, OLMAZSA OLMAZ ÜÇ YETENEĞİ BİLECEKLER.

 

Ortaklık zihniyeti. Eskiden, birçok şirket öncelikle kendi şirket içi yeteneklerini oluşturarak tek başlarına ilerleyebilirdi. Tüketicilerin kişiselleştirme ve müşteri deneyimi gibi konularla ilgili beklentilerinin artması göz önüne alındığında, şirketlerin mevcut perakende ekosisteminde­ki katılımcılar ile birlikte çalışması ve tüketici alanındaki yeni şirketler ile ortaklıklar kurması gerekecek.

Varış noktasına teslimat. Dijital ticaretin maliyet etkinliği, çevre dostu olması ve tüketici tercihlerine duyarlı olması için, varış noktasına teslimat konusunda yenilikler gereklidir. Maliyetlerden konteyner taşımacılığına kadar, şirketlerin bir sıçrama yapabilmesi için dijital gözlüklerini takmaları gerekecek.

İleri veri bilimleri. Tüketici verilerini toplamak artık yeterli değil. Geliştirilmiş karar vermeyi sistemleştiren öngörüler için veri madenciliği artık bir tercih meselesi değil, daha ziyade işin bir bileşeni olmalıdır.

YORUM YAZIN

Max. 255 karakter girebilirsiniz

Yorumunuz Alınıyor

Boş Yorum Gönderemezsiniz

YORUMLAR

Hiç Yorum Yok