Spor dallarının gelişmesinde sponsorların rolü

Doç. Dr. Cem Çetin
Doç. Dr. Cem Çetin
  Haz.26, 2016, 21:21

Doç. Dr. Cem Çetin

GÜNÜMÜZ SPOR DALLARINDA BAŞARI ÖYKÜLERİ SPONSORLAR SAYESİNDE YAZILIYOR. SPOR DALLARI SPONSOR DESTEĞİNİ, SAHİP OLDUKLARI VE TAŞIDIKLARI DEĞERLERE GÖRE ALIYORLAR. BU KONUDA BİR EKSİKLİK YA DA BİR YETERSİZLİK SÖZ KONUSU OLDUĞUNDA İSE ŞİRKET SAHİPLERİNİN SPORA BAKIŞ AÇILARI SPONSORLUK YATIRIMLARINI BELİRLİYOR.

Türkiye’de spor sponsorluğu yatırımları, ABD ve Batı Avrupa ülkelerinin çok gerisinde. Ülkemizde sporu muhasebeleştiremediğimiz için bu konuda sağlıklı veriler yok ama üzerinde hassasiyetle durulması gereken bazı göstergeler var. Bunlar, lisanslı sporcu, kulüp, spor organizasyonu ve tesis sayıları. Bu sayısal verileri, sporda değer yaratmış ülkelerin verileriyle karşılaştırıldığında, Türkiye’nin bir spor ülkesi olmadığı, dolayısıyla spor sponsorluğu yatırımlarının da geniş bir alana yayılmadığı ortaya çıkıyor.

Lisanslı sporcu sayısıyla başlarsak, Türkiye’de 3,5 milyon lisanslı sporcu varken, nüfusu bizimkine yakın Avrupa ülkelerinde bu toplam 18-25 milyon arasında. Lisanslı sporcu verilerini tutan Gençlik ve Spor Bakanlığı Spor Genel Müdürlüğü (GSGM), bu yılın başında, 2011 ila 2015 yılları arasında bu miktarın yüzde 80 oranında arttığını açıkladı. 2015’te 3,5 milyonu bulan lisanslı sporcu sayısı 2011’de 2 milyona yakındı. 4 yılda 1,5 milyonluk bir artış söz konusu. Bu artışın gerçekçi olduğunu söylemek zor…

Spor alanında çalışan araştırmacılar, zaman zaman lisanslı sporcu sayılarının şişirildiğini söylerler. Bu toplamın şişirilip şişirilmediğini anlamak için, kulüp, organizasyon ve tesis sayıları ve bu kategorideki artışlar dikkate alınır. Ne var ki bu kategorilerde bizde resmi bilgi yok.

caglabuyukakçay

SPORCU ÜRETMENİN GEREKLİLİĞİ

Lisanslı sporcu sayıları; ülke sınırları içinde spor dallarının popülerliklerini, ekonomik değerini de gözler önüne seriyor. Örneğin 20 milyona yakın lisanslı sporcuya sahip Fransa’da, 1 milyon lisanslı tenisçi bulunuyor. Napolyon’un ülkesinde tenis, futboldan sonra en çok lisanslı sporcuya sahip ikinci spor dalı… Bu spor dalındaki kulüp sayısı 8.500, toplam kort sayısı ise 45 bine yakın. Bu göz kamaştıran alt yapının karşılığı olarak Roland Garros dışında, Fransa, 6 ATP (Erkekler) turnuvasına ev sahipliği yapıyor. Bu turnuvaların ana tablolarında en az 4-5 Fransız raketin yer alması, her açıdan turnuvaları fazlasıyla cazip kılıyor. Bu cazibe, organizatörlerin hem bilet satışını hem de sponsor bulmasını kolaylaştırıyor.

Nisan 2016 itibariyle, Fransa’nın ATP Sıralaması’nın ilk 100’ünde 7 raketinin bulunduğunun da altını çizmek gerekiyor. Fransa’da 1 milyon lisanslı tenisçi varken, Türkiye’de bu toplam 35 bin civarında!  Kulüp ve kort sayıları (1000 civarında olduğu konuşuluyor) hakkında sağlıklı bilgiler yok. Bu şartlarda Türk tenisinin (ya da diğer spor dallarının) kendisine sponsor ya da sponsorlar bulması elbette kolay olmuyor. Bu olumsuzluk sadece tenis için değil, güreş, halter, yüzme gibi diğer spor dalları için de geçerli.   

Şirketler Türkiye’de spor sponsorluğuna çoğu zaman bir gönül işi olarak başlıyorlar. Teniste Garanti Koza bu sürecin en güzel örneği… Bu inşaat şirketinin patronu Şükrü İlkel’in, tenise olan ilgisi ve sevgisi sayesinde, tenis çok kıymetli bir sponsor kazandı. Garanti Koza’nın sponsorluğunda 2004 yılında başlayan bu yıl 9.su düzenlenen İstanbul Cup, Sharapova, Venus Williams, Dementieva, Radwanska, Wozniacki gibi hem kortların yıldız isimlerine ev sahipliği yaptı hem de Türk bayan tenisine ciddi bir ivme kazandırdı. Mayıs ayında Çağla Büyükakçay, bu yılki İstanbul Cup’ı kazanarak, WTA turnuvalarında şampiyon olan ilk Türk raket sıfatıyla tarihe geçti. Ayrıca Garanti Koza, Championships gibi WTA’nın en değerli organizasyonunun İstanbul’da 3 yıl (2012-2014) boyunca düzenlenmesinde de büyük rol oynadı.

cagla-buyukakcayy_8730

ŞİRKETLER SPORU BÜYÜTÜYOR

Bayanlar tenisi dışında Garanti Koza erkekler tenisine de ele attı. Geçen yıl İsviçreli ünlü raket Roger Federer’e ev sahipliği yapan İstanbul Open’da, raketler bu yıl ikinci defa kozlarını paylaştılar. Türk tenisinin şuandaki 1 numaralı sponsoru konumundaki Garanti Koza’nın tenise verdiği destek, turnuva düzenlemekle sınırlı değil. Garanti Kozacılar, Esenyurt Belediyesi sınırları içinde, kendi sermayesiyle Türkiye’nin en modern tenis kompleksini inşa ettiler. Bu tesis içinde, çatısı açılıp kapanan 8 bin kişilik bir merkez kort dışında, 15 civarında açık ve kapalı kort bulunuyor. Bugün Türkiye’de tenis denildiği zaman, akıllara gelen ilk şirket ismi Garanti Koza olma ihtimali çok yüksek.

Bu inşaat şirketinin teniste yarattığı değer, sponsorluk yapmak isteyen diğer şirketler için de bir fırsat niteliğinde. Bu fırsatı şimdilik en verimli kullanan TEB Paribas. TEB Paribas’nın İstanbul Cup’taki tenis sponsorluğunun nedeni, TEB’in yerel kararından çok, Fransız ortağı BNP Paribas’nın global pazarlama stratejisinin bir sonucu gibi gözüküyor. Çünkü Paribas, hem doğduğu topraklar olan Fransa’da hem de girdiği yabancı pazarlarda tenisin en önemli sponsorlarından biri konumunda.

Türkiye gibi spor kültürünün çok fazla gelişmediği ülkelerde, yolun başında gönül işiyle başlayan spor sponsorluklarının, aslında, sponsorluktan çok bir çeşit hayırseverlik ya da sosyal sorumluluk projesi olduğu söylenebilir. Çünkü şirketler, sadece sınırlı bir azınlığa hitap eden ve medya ilgisi de arzu edilen seviyelerde olmayan spor organizasyonlarına, ticari bir beklenti içine girmeden maddi destek veriyorlar. Ancak bu birliktelikler bazen şirketlere, faaliyet gösterdikleri alanlarla ilgili birtakım fırsatlar yaratıyor. Örneğin Garanti Koza’nın tenis kompleksini Esenyurt’a inşa etmesinin en önemli nedeni, o bölgedeki ticari yatırımlarının (Site/Apartman/Daire) tanıtımını/pazarlamasını yapmak.

Yolun başında Garanti Koza, bir karşılık beklemeden tenise hizmet ederken, şimdilerde tenis Garanti Koza’ya hizmet ediyor. Ancak her şeye rağmen, Garanti Koza’nın tenis sponsorluğu, Türkiye’de tenisi popüler kılıp, ülke sınırları içindeki tenisçi sayısını arttırdığı gibi, tesis ve organizasyon sayısının da çoğalmasına katkı sağlamıştır. Temsil ettikleri spor dallarını büyütmek gibi bir misyonları olan spor federasyonlarının, iş hedefleri çerçevesinde yapmaları gereken şey, kendilerine sponsor sıfatıyla destek verecek şirketleri bulmak. Bunu yapamadıklarında işleri çok ama çok zor hatta imkansız.

 Anasayfa'ya Dön

YORUM YAZIN

Max. 255 karakter girebilirsiniz

Yorumunuz Alınıyor

Boş Yorum Gönderemezsiniz

YORUMLAR

Hiç Yorum Yok

BENZER HABERLER