Starbucks’ın başarı sırrı

Martin Roll
Martin Roll
  Eyl.23, 2017, 18:08

2013’te Almanya’da neuro araştırma tekniklerini kullanarak yapılan ilginç bir araştırma, fiyatların artması durumunda, müşterilerin bir Starbucks kahvesi için daha fazla para ödeyebileceklerini gösterdi. Araştırmada, markalara ve fiyat noktalarına maruz kaldığında beyin faaliyetindeki değişiklikleri gözlemlediğinden, elde edilen sonuçların geleneksel pazar araştırmalarına göre daha inandırıcı olduğu kabul edildi. Markalar için bu belirtilenlerin gerçek dünyadaki kanıtı, fiyatlandırmaları rakiplerinin birçoğundan daha yüksek olmasına rağmen, yakaladıkları popülerlik seviyesidir.

İş dünyasının kitlesel olarak birbirine bağlılığı ve ortaya çıkan rekabet ve bü­yüme modelleri göz önüne alındığında, kuruluşlar temel marka kimliğini nasıl koruyabilirler? Rekabetçi piyasa faktörleri­nin yanı sıra, küresel durgunluk gibi dünya çapında krizler, hem yerel hem de küresel düzeyde işletmeleri ciddi anlamda etkiledi. Ortaya çıkan temel soru ise şu; markalar tutarlılık göstererek, düzenli bir şekilde ken­dilerini adapte etseler de, piyasadan silinme ihtimalleri var mı?

Starbucks’a Giriş

Bu soruların bazılarına cevap bulmak için dünyanın en ikonik markalarından biri olan Starbucks’a göz atalım. 1971’de Seattle, ABD’de kurulan marka, tüm dünyada ev ve işyeri dışında kahve içme geleneğini değiş­tirdi. Starbucks, ev ile iş arasında insanların rahatlayabileceği, bir fincan kahvenin tadını çıkarabilecekleri ve rahat bir ortamı deneyim­leyebilecekleri üçüncü bir konsept oluşturdu. Starbucks’ın Amerika’ya kahve içmeyi öğret­tiği ve şimdilerde de dünyaya öğrettiği de sık sık söylenenler arasında.

Starbucks tüm dünyada hızlı ve stratejik bir şekilde genişledi. İlk uluslararası mağazasını 1996’da Tokyo’da açtı, 1998’de İngiltere’ye girdi ve 2002’de Meksiko’da ilk Latin Amerika mağazasını açtı. 2007’de markanın ayak izi, Rusya’yı kapsayacak şekilde arttı ve 2013 yılında Vietnam’da Ho Chi Minh City’deki ilk mağazasını açtı.

 Şubat 2014’te Asya Pasifik Bölgesi’ndeki 15. pazar ve şirket için 64. pazar olan Brunei’ye girdi. 2015 yılında Panama’daki mağazalarını açtı ve %99 oranında etik olarak kahve elde ederek bir dönüm noktasına ulaş­tı. Şirket, dünya çapında 75 ülkede 26.000’den fazla mağazaya sahip ve 2017’de güçlü bir büyüme ivme kazanması bekleniyor.

Starbucks’ın eski CEO’su Howard Schultz, 3 Nisan 2017’de başkanlık ve CEO’luğu Kevin Jo­hnson’a devretti. Kevin, 2009 yılından beri şir­ket yönetim kurulunda görev yapıyor ve 2015 yılından bu yana Starbucks ‘un COO’su. Mart 2017’de yapılan en son hisse toplantısında, şirketin 2017’deki planlarında kahve yenilik­leri, yükseltilmiş gıda seçenekleri ve premium buzlu çay alanındaki yenilikler yer alıyor.

Starbucks’ın marka felsefesi

Starbucks, 1990’lı yılların başında kuruldu­ğu günden bu yana müşterilerine rahat ve keyifli bir deneyim sunarak marka kimliğini geliştirmeye çalışıyor. En başından itibaren, markanın deneyimsel yönü tüm dünyadaki mağazalarında tutarlı ve etkin bir şekilde uygulanmaya başlandı. Buna ek olarak, Star­bucks, markasını, geleneksel bilgeliğe sürekli olarak meydan okuyarak, alışılagelmişin dışın­da olan şeyler üzerine inşa etti.

Şirketler agresif olarak reklam verdikleri sırada Starbucks, reklam vermemeye karar verdi. Maliyet azaltmanın endüstrinin ege­men paradigması olduğu zaman Starbucks, masrafları en aza indirgemek için prosedürleri düzene sokmak yerine, baristalar arasında heyecan yaratmak için rutin olmayan prose­dürleri vurgulamayı tercih etti. Birçok şirketin aksine, Starbucks, hisse senedi opsiyonları ve sağlık sigortası sunarak çalışanlarını hissedar­ları haline getirdi.

2014 yılında, ABD’li çalışan­ları için Arizona Devlet Üniversitesi’nde online lisans ücretini ödeyeceğini açıkladı. Çalışan­lara sunulan bu avantajlar ve Starbucks mo­tivasyonu oldukça tartışılmış olsa da, şirketin normlara karşı duruşunu yeniden tanımladı.

Starbucks’ın müşteri anlayışını geliştirme yönündeki yaklaşımı, küresel kuruluşların harcadığı milyonlarca dolarlık pazarlama araş­tırma bütçelerine kıyasla oldukça benzersiz ve farklı. Starbucks, genel ruh halini yakalamak, mağazadaki müşteri deneyimi anlamak ve değerli geri bildirimleri toplamak için, sıkıcı ve karmaşık müşteri anketleri yerine, onlarla daha rahat ve güler yüzlü bir şekilde sohbet etmeyi tercih etti. Starbucks, niceliksel piyasa araştırması yapmaz. Aslında birçok ülkede piyasa giriş stratejilerini şekillendirmek için araştırma bulgularını başarıyla kullanmıştır. Burada vurgulanması gereken en önemli husus, şirketin müşterileri anlama konusunda katı ve bölümlendirilmiş bir algılama şekli olmamasıdır. Müşterilerini anlamak için kul­landığı bu akıllıca ve yenilikçi yollar, Starbucks ‘un 45 yıldan beri dünya çapında müşterileri arasında büyük bir ses getiren ikonik bir global marka inşa etmesini sağladı.

Starbucks, keyifli ve rahat bir müşteri dene­yimi sunarak, müşterilerin dikkatini, ürünle­rinin fiyatlamasından ziyade deneyimlerinin kalitesine, mağazalarında müşterileri bir araya getirilebilen keyifli anlara odaklama konusun­da başarılı oldu. 2013’te Almanya’da neuro araştırma tekniklerini kullanarak yapılan ilginç bir araştırma, fiyatların artması durumunda, müşterilerin bir Starbucks kahvesi için daha fazla para ödeyebileceklerini gösterdi. Araş­tırmada, markalara ve fiyat noktalarına maruz kaldığında beyin faaliyetindeki değişiklikleri gözlemlediğinden, elde edilen sonuçların geleneksel pazar araştırmalarına göre daha inandırıcı olduğu kabul edildi. Markalar için bu belirtilenlerin gerçek dünyadaki kanıtı, fiyatlandırmaları rakiplerinin birçoğundan daha yüksek olmasına rağmen, yakaladıkları popülerlik seviyesidir.

Starbucks’ın misyon beyanı şu şekildedir: “İnsan ruhuna ilham vermek ve insan ruhunu beslemek için – aynı anda, tek mahalle, tek fincan ve tek kişi”. Eski Starbucks Başkanı ve CEO’su Howard Schultz, “Onward” (İleri) adlı kitabında “Başarı, ne kadar büyük olduğunu­za göre tanımlanırsa, sürdürülebilir değildir. Bir zamanlar beni de büyüleyen rakamlar - 40.000 mağaza – aslında önemli değil. Önemli olan tek rakam var o da ‘bir’. Bir fincan. Bir müşteri. Bir ortak. Bir anda bir deneyim.” Şirket ayrıntılara karşı oldukça dikkatli ve tüm mağazalarında müşteri deneyiminin tutarlı bir şekilde çoğaltılması ve ürünleri kritik bir odaklanma alanıdır. Şubat 2008’de, “Espresso Mükemmellik Eğitimi” için Amerika gene­linde 7000’den fazla mağazasını kapattı ve espressoları daha mükemmelleştirmek ve köpüklü sütü de uygun bir şekilde dökmek için yaklaşık 135.000 baristayla beraber çalıştı.

Tüm bunlara ek olarak, Starbucks’ın marka felsefesinin bir diğer direği, sorumlu ve sosyal olarak etik bir şirket olmasıdır. Çiftçi kredileri ve orman koruma programlarının desteklen­mesi de dahil olmak üzere sorumlu satın alma uygulamaları ve bunların yanı sıra eğitim, öğ­retim ve istihdam yoluyla fırsatlar yaratma gibi konular da bunun bir göstergesidir. Ayrıca, enerji ve su tasarrufu, geri dönüşüm ve yeşil inşaat yoluyla çevresel ayak izini azaltmak için birçok program başlatmaktadır. Tüm bunlar, tutarlılık, detaylara verilen dikkat ve uygula­mada güçlü bir müşteri yönelimi örnekleridir

Marka Stratejisi

Markalama, yıllarca Starbucks stratejisinin kilit unsurlarından biri olmuştur. Şirket, mağaza­larda, eşyalarda, yiyeceklerde ve içeceklerde standart bir görünüm ve his yaratmak için önemli yatırımlar yapmıştır. Starbucks Deniz Kızı logosu dünyanın en tanınmış logola­rından biridir. Global genişleme stratejisi, şirketin girdiği her yeni ülkede Starbucks deneyimini yeniden yaratmak adına kurulan temel bir hedeftir. Bu, New York, New Mexico, Moskova, Tokyo veya Şangay’da veya nerede olursa olsun, mağazalarında benzer deneyim sunmasıyla ilgilidir.

Daha önce belirtildiğim gibi, marka strate­jisi mağazanın yarattığı tecrübeye odaklan­maktadır. Bu deneyim daima şirketin felsefe ve değerlerinin temel taşı olmuştur. Şirketin mağazalarının çoğunluğunun arabayla servis sunacağı tahmin edilen Amerika’da, kullanıl­mayan sevkiyat konteynırlarını şaşırtıcı dere­cede çekici tasarım ilkelerini benimseyerek mağazalarında kullanmıştır. Mağazaların iç mekanları, tanımla stil malzemeler, aydın­latma düzenlemeleri gibi kullanımı akıllıca ve sanatsal açıdan çekici bir şekilde kullanır. Uluslararası mağazalarındaki strateji ise mağaza unsurlarının bir kısmını yerel kültüre adapte ederken, yine de Starbucks deneyimi­ne uygun olmasıdır.

Starbucks’ın 2011 yılında “kahve” ve “Star­bucks” sözcüklerini kaldırarak şirket logosunu yeniden tasarlaması, odak noktasını kahvenin ötesinde diğer içecek ve gıda ürünlerine de taşımak istemesinin en güçlü göstergesiydi. Bu logo hala kullanımdadır ve şirketin en görsel ve tanınabilir öğelerinden biridir.

Şirketin marka stratejisi zamana ayak uydurmuş ve yeni ve gelişen müşteri katılım platformlarından yararlanmak için gelişmiştir. Şirketin mystarbucksidea.com adlı bir web sitesi bulunuyor, bu sitede müşteriler, ürün ve müşteri deneyimlerini genişletmek ve geliştirmek, toplulukla etkileşimi iyileştirmek ve sosyal sorumluluk geliştirmek adına şirkete fikir verebiliyorlar.

Bu, yenilik alanında ortaya çıkan “kitle kaynak kullanımı” metodolojisine benzer. Markanın, son yıllarda yenilediği odak noktasıyla beraber, önemli ölçüde marka sos­yal medya ve dijital varlığını sürdürmekte. Bu, müşterilerle daha iyi etkileşime girme ihtiya­cından ve hedef veya gelecekteki müşterilerin çevrimiçi olarak vakit geçirdiği platformlarda görünür olmalarından kaynaklanmaktadır. Markanın, aktif bir Facebook sayfası, Twitter hesabı, Instagram sayfası, Google+ toplu­luğu, Pinterest sayfası ve YouTube’da video kanalı var. 2015 yılında Starbucks Duracell Powermat ile Birleşik Krallık mağazalarında kablosuz şarj sağlayarak müşterileri deneyimi­ne katkıda bulunmuş ve mağazalarına dijital yenilik getirmişti.

Marka mobil pazarlamaya inanıyor ve bu doğrultuda yoğun yatırım yapıyor. Ödeme yapma, baristalara bahşiş bırakma, ödül kazanma ve harcama için dijital inovasyonu benimseyerek bir Starbucks uygulaması geliştirdi. Şu anda 13 milyon Star­bucks Rewards üyesi, yaklaşık 9 milyon mobil ödeme yapan müşterisi bulunuyor ve yalnızca 2016’da Kuzey Amerika’da ön ödemeli Starbu­cks kartlarına 6 milyar dolardan fazla yükleme yapıldı.

Starbucks, promosyon kampanyala­rında QR kodları, kupon indirmeleri ve sanal hediye kartları gibi teknolojileri kullanmadaki başarısının yanı sıra, müşterilerin siparişlerini mobil uygulama aracılığıyla sesli komut veya mesajlaşma arabirimi yoluyla vermeleri için Yapay Zeka üzerinde çalışmalarını arttırdı. Bu da müşteri katılımında somut bir artışa neden oldu, Starbucks Rewards üyelerinin harcama­larında da %20’lik bir artışla kendini gösterdi.

Starbucks için gelecek zorluklar

Starbucks, geçmişte zor dönemler geçirdi. 2008 yılında Howard Schultz, CEO olarak geri döndüğünde, şirket iflasın eşiğindeydi. Şirketin bugün başarılı global bir oyuncu olmasında Schultz’un rolü yadsınamaz. Bu zor dönemlerde geri döndüğünde, maliyet azalt­ma ve operasyonlarda verimlilik kazanma ilk odak noktaları haline geldi. Sadece 2008 ve 2009 yıllarında, Amerika’da 800’den fazla Star­bucks mağazası kapatıldı. Küresel durgunluk sebebiyle şirketin müşteri harcamalarında sürekli kesinti yapması da düşük büyüme evresinden çıkmasını daha da zorlaştırdı. Bu Starbucks deneyimi, markanın geleceği ve marka değerinin gücü hakkında bazı temel soruları gündeme getiriyor.

Marka değerinin rekabet üstünlüğünü ko­rumanın en emin yolu olduğunu belirten sert gerçekler ve son araştırmaların desteklediği popüler düşünceye rağmen, Starbucks’ın kü­resel durgunluk ve müşterileri kazanmak için fiyatlandırma üzerine odaklanması, o zamanki marka değerini sarstı.

Makro ortamlarda köklü değişiklikler ol­duğunda şu sorular ortaya çıkıyor: Starbucks gibi ikonik bir marka, stratejik vizyonunda mı kalmalı yoksa rekabet avantajını yeniden ka­zanmak için sürekli olarak adapte mi olmalı? Marka değerinin krizlere karşı savunmasızlığı ışığında bir diğer önemli soru da şudur: İkonik markalar uzun vadeli belirsizlik, düşük büyü­me, derin gerileme ve müşteri harcamaların­daki sürekli kesinti gibi durumlarda, marka­larına yatırım yapmaya devam etmeliler mi? Bu soruların yanıtları, Starbucks’ın büyüme yolundaki zorluklarla başa çıkma yöntemleri­nin zeminini yaratacaktır.

Rekabetin artması: Starbucks yeni pazar­lara açılmaya ve konumunu güçlendirmeye devam ederken, giderek farklı düzeylerde yerel ve bölgesel rekabetle karşılaşacak. Ba­zen yerel zincirlerle veya bağımsız kafelerle ve bazen de küresel rakipleriyle rekabet etmek durumunda kalacaktır.

Markanın deneyimsel yönü her zaman Starbucks’ı farklı kılmıştır. Ancak Starbucks’ın nasıl kahve içileceğine dair eğittiği tüketici, kahve konusunda çok daha gelişmiş, daha ince ve sofistike bir tada sahip olmuştur.

 Bu geliştirilmiş ve rafine edilmiş tercihler, geçiş eğilimini artırır ve Starbucks marka sadakatini risk altına sokar. Köklü geçmişleri olan veya kendilerini gurme ve benzersiz olarak gören yerel kahve zincirleri, daha iyi ürünler sunarak Starbucks deneyimini kolayca taklit edebilir. Daha yüksek kalite için daha fazla ödemeye alışmış olan Starbucks müşterileri, aynı kalite ve aynı deneyimleri elde edebilecekleri yerleri tercih etmeye açık olacak.

Sürekli Yenilik İhtiyacı: Starbucks’ın, My Product Idea (Benim Ürün Fikrim) sitesi hoş bir başlangıç, ancak Starbucks’ın uluslararası piyasalarda etkili bir şekilde rekabet edebil­mesi için, güçlü bir inovasyon stratejisi olması gerekiyor.

İnovasyon veya yenilik, birçok marka tara­fından olduğu kadar popüler basın tarafından da yanlışlıkla kullanılan bir terim haline geldi. Yenilik sayısız biçimde kavramsallaştırılmış olsa da, bu bağlamda, firmaların aynı anda mevcut ürünlerde ve/veya hizmetlerde aşa­malı iyileştirmeler yapmasına olanak tanıyan sürekli ve organizasyonel bir süreç anlamına gelmekte ve devrim niteliğindeki önemli bu­luşların geliştirilmesine yatırım yapılmaktadır.

Bu inovasyon yapısı göz önünde bulun­durulduğunda, yeniliğin ikonik markalar için temel bir yapı taşı olduğu görüşür. Önde gelen markalar, kurumsal stratejilerini ino­vasyonu kapsayan doğal bir stratejik unsurla yaratmaktadır. Yenilikçilik temel unsurlardanbiri olarak öngörülen marka stratejileri mar­kalara, durgunluk gibi sistem seviyesindeki şoklara bile dayanabilecek uzun süreli rekabet avantajı sağlıyor. Rakipler, kahve içme en­düstrisinde yenilik kavramlarını, farklı orijinli espressoları, mevsimlik spesifik içecekleri, yeni lezzetleri ve katkıları ve promosyonları kolayca kopyalayabiliyor.

Starbucks için inovasyon, pazara yeni ürünler getirmekle sınırlı olmamalı, kanal iletişimi yeniliği (müş­teriler ve diğer paydaşlarla birlikte), örgütsel kültürlerde yenilik (çalışma uygulamaları ve iç marka uygulamaları) ve maliyet azaltma ve verimlilik arttırmada yenilik gibi birçok dahili işlevi kapsayacak şekilde genişletilmelidir.

 Bu tür kapsamlı inovasyon kavramı, bir markanın nihayetinde rekabet avantajını destekleyen ikili amaçlara ulaşmasını kolaylaştırır. Bunların çoğu, Starbucks’ın uygulaması gereken yeni süreçler değil, tüm global operasyonlarında tutarlı uygulamalara ihtiyacı vardır.


 

Çeşitlendirme ihtiyacı: Starbucks, 2011’de logosunu yeniden tasarlayarak, gelecekteki çeşitlendirme stratejisinin olası en güzel ipucunu koydu. 2014 yılında, “Starbucks Evenings” (Starbucks Akşamları) adlı bir programın resmi lansmanını yaptı. Böylece binlerce Starbucks mağazası önümüzdeki birkaç yıl içerisinde alkollü içecekler satmaya başlayacağını gösterdi. Bu nedenle, markanın büyüme fırsatlarını ciddi bir şekilde değer­lendirmek adına çeşitlendirme stratejisini kullanacağına dair kesin işaretler var.

İçecek portföyünü alkollü içkiler içerecek şekilde genişletmenin yanı sıra, bir sonraki fırsat mağazalarında sunulan gıda ürünle­rinin yenilenmesinde yatıyor. Starbucks’ın global rakiplerinin çoğu kendilerini yalnızca kahve satan yer olarak değil, ayrıca kafe gibi görüyorlar. Gıda ürünlerinde yenilik yapmak, Starbucks’ın kahve içme kültürünün doğuş aşamasında olduğu gelişmekte olan pazarlar­da dayanak noktası oluşturması için özellikle önemlidir. Birçok Asya ve Latin Amerika ülke­sinde, kahve içimi, yemek tüketiminin önemi­nin yüksek olduğu bir yemek sofrası ritüelidir. Bu pazarlarda pekişmek için, mağazalarında farklı bir yiyecek sunmak Starbucks için kritik önem taşımaktadır.

Marka deneyiminde tutarlılık: Starbucks, dünya genelindeki her mağazasında benzer marka deneyimini yeniden oluşturma ko­nusuna çok özen gösteriyor. Bunu sağlamak adına ayrıntılara verdiği önem takdire şayan. Ancak, marka deneyiminin yeniden yara­tılması için markanın ülkelerin belirli kültür ve uygulamaları ile güçlü bir bağ kurması gerekir.

Starbucks, kahve içme deneyimi yaratma ya da ev ve işyeri dışında kahve içme konusunda belirli bir tüketici kesimini eğitme konusuna oldukça aşikar. Fakat, dışarıda nasıl zaman harcanıldığı ve hangi aktivitelere zaman harcanıldığı konusunda kültürel farklılık kav­ramı, marka için yerel pazarlama stratejilerini yönlendirmelidir. Yani, temel marka değerleri, kahve içmek, arkadaşlarınızla buluşmak ve zaman geçirmek ve rahat bir deneyim elde etmekse, o halde bu deneyimler yerel kültüre uymalıdır.

Bunun güzel bir örneği de markanın Çin pazarına girişidir - özellikle çay içme kültü­rünün olduğu bir yerde, bunu nasıl başardı? Anahtar nokta pazar araştırmasıydı. Çinli tüke­ticilerin ilgisini çekmek adına, Starbucks, yerel çay esaslı malzemeler içeren içecekler sundu. Pazar araştırması, Starbucks deneyiminin Batı standartlarını arzulayan ya da kendi kültürle­rinde sosyo ekonomik olarak üst segmente hitap ettiğini ortaya koydu. Ayrıca, şirket Çin pazarının özellikle enerji harcaması açısından homojen olmadığını tespit etti. Buna yanıt olarak Starbucks, yerel lezzetlerin ve tercihle­rin karmaşıklığını daha iyi anlamak için yerel kahve şirketleri ile ortaklıklar başlattı.

Fiyatlandırma ve hedefleme: Tıpkı McDo­nald’s Hamburger Endeksi’nde olduğu gibi, Starbucks Latte Endeksi geliştirmeye ihtiyaç var gibi görünüyor. Özellikle sıcak ve soğuk içeceklerin sunulduğu fiyatların, Starbucks’ın ülke stratejisinin önemli bir parçası olması gerekir. Her ne kadar marka, faaliyet gösterdi­ği pazarların çoğunda premium fiyatlandırma stratejisi aracılığıyla üst pazar müşterisini hedef almış olsa da, markanın girdiği yeni pazarlarda stratejinin tutması gerekiyor. Premium fiyatlandırma, aşağıdaki sebepler­den ötürü pek çok pazarda potansiyel tehdit oluşturmaktadır:

• Nüfusun sadece belirli bir alt kesimi, çoğu durumda çok küçük veya niş olabilecek hedef pazar olabilir.

• Dışarıda kahve içmek, arkadaşlarıyla vakit geçirmek vb. gibi ihtiyaçlarla uyuşan davranış kalıplarını gösterme eğiliminde olan genç yaş gruplarının Starbucks ürünlerini karşılayabile­cek maddi durumları olmayabilir.

Premium konumlandırma, markanın çok üst sınıf gibi algılanmasına yol açabilir ve bu da mahallenin kafesi olma temel marka değerinden uzaklaşabilir. Gelişmekte olan pazarlarda ve ayrıca kahve içme kültürünün henüz oturmadığı ülkelerde, bu iki temel açıdan bir denge kurmak önemlidir.

Sonuç

Uluslararası büyüme ve genişleme stratejisin­de başarılı olabilmek için Starbucks’ın güçlü bir inovasyon zihniyetine ve ürün sunumunu ve mağazalarının konumlandırmasını yerel kültürle özdeşleştirme becerisini yakalamalı­dır. Marka, yeni teknolojiye yatırım yaparak, mağaza düzenlerini yeniden tasarlayarak ve yeni konsept mağazalarına yatırım yaparak örgütsel geniş bir yenilik stratejisi uygulama yolunda hızlı adımlar atmıştır.

Her zaman şirketin ana odak noktası olan müşteri deneyiminin geliştirilmesine ek olarak, gelecekteki yenilik odak alanlarının giderek ürün sunumu çevresinde toplanması gerekiyor.

Şüphesiz, şirketin yeni pazarlara girme ve kendini geliştirme konusunda önemli ölçüde deneyimi var ve bu konuda başarılı global bir oyuncu. Ancak büyüdükçe ve genişledik­çe, tüketici tercihlerini anlamak için sürekli olarak değerlendirmeler yapmalı ve ayaklarını yere sağlam basmalı. Yenilik ve operasyonel verimlilik, Starbucks’ın uluslararası alanda ve mevcut pazarlarda başarılı olmaya devam etmesinin temel noktası olacaktır.

Sonuncu fakat bir o kadar da önemli olarak, müşterilerin mağazalarda kahve içme dene­yimlerini sürekli olarak geliştirmesi ve daha iyi bir hale getirmesi gerekiyor. Günümüzün birbiriyle bağlantılı dünyasında, müşteri deneyimi etrafındaki beklenti seviyesi sürekli yükseldiği için müşteri deneyimi oldukça önemlidir. Sonuç olarak, bugün en iyi olan bir marka deneyimi, yarın normal bir deneyim haline gelebilir. Starbucks, sürekli rekabetçi ve müşterinin gözünde farklı olmak için bu eğrinin üzerinde durmalıdır.

  

  


 Anasayfa'ya Dön

YORUM YAZIN

Max. 255 karakter girebilirsiniz

Yorumunuz Alınıyor

Boş Yorum Gönderemezsiniz

YORUMLAR

Hiç Yorum Yok

BENZER HABERLER