Apple’ın saati niçin asla Rolex’in yerine geçemeyecek?

Dr. Fatma Kamiloğlu
Dr. Fatma Kamiloğlu
  Eki.03, 2017, 16:10

Saatinizin, kaç adet patates cipsi yediğinizden, aracınızın parkmetrenizde kaç dakika kaldığına kadar her şeyi hesaplaması etkileyici olabilir ancak unutmayın ki bir saatin ne yaptığı değil, size nasıl bir duygu verdiği önemlidir.


İsviçre Biel’de acil bir toplantı düzenlediler. SSIH ve ASUAG’ın hedefi basitti: “İki yıl içinde, tüm İsviçreli saat imalatçılarının üçte birini iflas ettiren tehlikeli bir gelişmeye karşı ortak bir mücadele yöntemi düşünmek: Kuartz Teknolojisi.”

Çözüm iki grubun birleşmesiydi, böylece Swatch doğdu. Marka günümüzde dünyanın en büyük saat imalatçısı ve aynı zamanda Rolex ve Patek Philippe dâhil olmak üzere hemen hemen bütün büyük saat markalarının tedarikçisi durumunda. Kuartz sanayiinin işlevselliği ve düşük fiyatları ile rekabet edemeyeceklerini anladıkları için, finansal zorluk yaşayan İsviçreli gruplar, çok eski moda bir şey yaptılar: “Saatlerin pazarlama yöntemini değiştirdiler.” Fonksiyonel yaklaşımı bırakıp duygusal olana geçtiler. Swatch zamanı göstermekle ilgili bir şey değildi, zamanı göstermek için güneş saati bile yeterdi. Swatch aksine, eğlence, fantezi, gençlik ve bireysellikle ilgiliydi.  

Otuz yıl sonra, duyguları fonksiyonelliğin üstünde tutan bu eski stratejinin, hâlâ işe yarayıp yaramadığını merak ettim. 

Geçen yıl, Samsung Galaxy Gear’ı, Sony Smartwatch 2’yi piyasaya çıkardı. Geçen ay Moto 360 çıktı. Şimdi de, Apple merakla beklenen Watch’ın duyurusunu yaptı, gelecek yılın başlarında insanların kollarında yerini alması bekleniyor. Bütün uygulamalara, haritalara, sosyal uyarılara ve mesajlara erişim imkânlarını bir araya toplayan Star Wars benzeri bir tek alet, tüm işkolunu silip atacak kadar güçlü bir darbe olabilecek mi? Tıpkı zamanında, kuartz teknolojisinin analog işkoluna yaptığı gibi? Saatin işi zamanı göstermek mi, yoksa kullananlara tamamen farklı hizmet mi sunuyor?

Birkaç yıldır kullandığım bir Rolex var. Ama buna hiçbir zaman fazla önem vermedim. Rolex’im neredeyse her gün üç dakika geri kalıyor, takvim fonksiyonu ise hiç işe yaramıyor. Peki, bunlara rağmen hemen gidip yerine bir Apple Watch satın alacak mıyım? Hayır. Aslına bakarsanız birçok iş adamı lüks saatleri üç büyük zorunluluktan biri olarak görür. Diğer ikisi iyi dikilmiş bir takım elbise ve kravattır. 

Rolex’imin yanı sıra, birkaç yıldır yanımda American Express Centurion kartı taşıyordum, bilinen ismiyle “siyah kart”. Kendi kendimi, Centurion kartını sayısız avantajı için taşıdığıma inandırmayı başarmıştım – özel vale ve seyahat ajansı, Saks ve Gucci’de özel alışveriş imkânı, çeşitli otel ayrıcalıkları vs. Sonra birden bu avantajlardan bahsederken, kendi sesim kendime yabancı geldi, sanki kendim bile inanmıyormuşum gibi…

Son zamanlarda, bu karttan vazgeçtim. Bence, Amex bana verdiği sözleri artık yerine getirmek istemiyordu, bana göre kötü hizmet sunuyorlardı. Böylece onun yerine bana iki katından fazlasını vaat eden Visa’yı aldım.  “Çok iyi!” diye düşünüyordum ki, kaybettiğim şeyle yüz yüze geldim. Kaybettiğim neydi? Statü. Bu şekerleme-gökkuşağı renkli, hemen hemen herkesin elindeki yeni kredi kartımı masanın üstüne koyduğumda insanlar ne söyleyecekti? Hiçbir şey. Siyah kartın bana verdiği bütün itibar tarihe karışmıştı!

Ömrüm boyunca insanların nasıl neredeyse tamamen irrasyonel olduğuna dikkat çekmek için çalışmakla geçirdim. Saatinizin, kaç adet patates cipsi yediğinizden, aracınızın parkmetrenizde kaç dakika kaldığına kadar her şeyi hesaplaması etkileyici olabilir, ancak unutmayın ki bir saatin ne yaptığı değil, size nasıl bir duygu verdiği önemlidir. 

Her geçen gün araştırmalar, duygularımızın rasyonel yönümüzü yenilgiye uğrattığını gösteriyor.  Bu belki modanın hâlen büyük bir gücü olduğunu kanıtlıyor, ama aynı zamanda Swatch’ın bundan on yıllar önce uyguladığı stratejinin hâlâ yenilemeyeceğini de gösteriyor. Tim Cook tarafından bile. Eninde sonunda, insanlar duygusal yaratıklar.  Etrafımızdakiler tarafından önemli görülmeye ve takdir edilmeye can atıyoruz.  Bu yüzden İsviçre saat endüstrisi var olmaya devam ediyor, hayat boyu uğraşıp didindiğimiz gerçek kaygılarımıza ilişkin ölçülü ama zorunlu mesajıyla birlikte. Şuradaki adamın kolundaki saat ne? Şık mı? Saati onun hakkında ne söylüyor? Söylediği şey benim hoşuma gidiyor mu? Kısaca, akrebi ve yelkovanı bir yana bırakın. İnsanların duygu dünyasında, zaman devam ediyor. 

 Anasayfa'ya Dön

YORUM YAZIN

Max. 255 karakter girebilirsiniz

Yorumunuz Alınıyor

Boş Yorum Gönderemezsiniz

YORUMLAR

Hiç Yorum Yok

BENZER HABERLER