İyi, Kötü, Çirkin: Futbolda Transfer Ekonomisi ve Yönetimi

Transfer dönemleri, taraftar başta olmak üzere tüm futbol paydaşlarının sabırsızlıkla beklediği zamanlardır. Futbolun en magazinsel alanlarından biri olan transferler bazen sahada oynanan oyundan dahi ilgi çekici oluyor.

Transfer dönemleri, taraftar başta olmak üzere tüm futbol paydaşlarının sabırsızlıkla beklediği zamanlardır. Futbolun en magazinsel alanlarından biri olan transferler bazen sahada oynanan oyundan dahi ilgi çekici oluyor.

Gökhan Tiryaki - Sorumlu Denetçi ve Futbol Ekonomisti

Astronomik transferler genel itibarıyla büyük kulüpler arasında olurken, altyapı veya scout sistemi iyi olan kulüplerin, Şampiyonlar Ligi’nde başarılı oldukları sezonu takip eden yaz transfer dönenimde yüksek bedellere futbolcu satışı yaptıkları görülüyor. Türkiye’den yurt dışına giden ve hâlâ 22,5 milyon Euro ile rekoru elinde bulunduran Cenk Tosun da Beşiktaş’ın Şampiyonlar Ligi’nde başarılı olduğu sezon transfer oldu.

Bir diğer örnekte de 2017 yılında AS Monaco, Şampiyonlar Ligi’nde yarı final oynadıktan sonra dikkatleri üzerine çekti. Başarılı performansının ardından Mbappe, Lemar Mendy, Fabinho ve Bernardo Silva’dan 357 milyon Euro gelir elde eden Monaco, bu futbolcular için sadece 38 milyon Euro bonservis ödemişti.

Kulüpler astronomik satış gelir ettiği sezonlarda gelen paraları saçmaktan da vazgeçmiyorlar. Tarihin en yüksek bedelli transferlerinin ilk altısının dördünde Barcelona’nın olması dikkat çekiyor. Barcelona, Neymar’dan 222 milyon Euro gelir elde ederken; 2 yılda Dembele ve Coutinho’ya ise 270 milyon Euro bonservis ücreti ödedi.


2017 yılında Neymar’ı PSG’ye 222 milyon Euro’ya satan Barcelona, elde ettiği 222 milyon Euro transfer gelirinin 135 milyon Euro’sunu aynı yıl Borussia Dortmund’tan Dembele’yi transfer ederek kullandı.

Neymar, en yüksek bonservis ücreti ödenen futbolcu olurken Lukaku ise 325 milyon Euro ile kariyeri boyunca en fazla bonservis ücreti ödenen futbolcu konumunda. Kariyeri boyunca 5 kere kendisi için bonservis ödenen Lukaku, 2014 yılında 35 milyon Euro bedelle Everton’a gittikten sonra 85 milyon Euro bedel ile Manchester United’a gitmişti. Manchester ekibinde başarılı bir performans gösterememesine rağmen iki sezon sonra 74 milyon Euro’ya İtalyan takımı Inter’in yolunu tutan Lukaku, son olarak da 2021 yazında 113 milyon Euro’ya Chelsea’ye geri döndü.

Devasa bir ekonomik büyüklüğe sahip olan futbol endüstrisinin en önemli aktörlerinden olan futbol kulüplerini yönetmek şirket yönetmekten daha zor ve karmaşık. Buna karşılık kulüplerin büyük çoğunluğunun yönetim kademelerinde sektörün uzmanları yok. Sahanın içindeki oyunun güzel ve sorunsuz olması için topun santra noktasına konulduğu ana kadarki sürecin de doğru yönetilmesi gerekiyor.

Altyapısı ve scout yapıları yeterli olmayan kulüplerde yönetim zafiyetleri de olunca sorunlar ortaya çıkıyor. Özellikle de Türkiye gibi dernek yapısının hâkim olduğu sektörde tabii olunan kanunlardan dolayı yönetimlerin sorumlulukları olmayınca transferler mevcut gelirler ile değil; bankalardan alınan krediler ile finanse ediliyor ve bu borçların yanı sıra faize katlanıyorlar.


Beş büyük lig diğer liglerden ayrılırken beş ligin içerisinde de İngiltere ve Almanya diğer liglerden olumlu anlamda ayrışıyor. Bu fark her geçen gün daha da belirginleşiyor.

Öte yandan pandemi futbol ekonomisinde yüzde 30 civarında bir daralma yarattı. Pandemiye tüm insanlıkla birlikte kulüpler de hazırlıksız yakalandı ve kulüplerin bu süreçte kriz yönetimlerinde de zafiyetlerinin olduğu ortaya çıktı. Alman Futbol Federasyonu özellikle sürecin kuralları belirleme konusunda tüm dünyada örnek oldu.

Ancak aynı ülkede süreci farklı yöneten kulüpler de vardı. Örneğin İspanya’da Real Madrid pandemi sürecinde stadyumunu yenilerken finansal anlamda da doğru adımlar atınca takım harcama limitinde önemli bir gerileme olmadı. Barcelona ise ezeli rakibinin tam tersi bir yerde kendini konumladı ve bugün La Liga yönetimi Barcelona’nın maaş bütçesini 656 milyon Euro seviyelerinden 98 milyon Euro’ya kadar düşürdü. Bu dönemde borçları da gelirlerinin yüzde 70’i iken yüzde 200 seviyelerini geçti.

Futbol sistemi ve ekonomisinin yönetimi açısından örnek olabilecek kulüplerden birini Ajax olarak gösterebiliriz. Altyapı sistemi ve altyapısından yetiştirdiği futbolcular ile örnek olan Ajax, son yıllarda eski günlerini hatırlatmaya başladı. Eski günlerine kıyasla bu sefer sadece yetiştirdiği oyuncularla değil; yönetim sistemi ve transfer gelirleri ile de dikkat çekiyor. Kulübün efsanelerinden olan Van der Sar, futbolculuk kariyerinden sonra Johan Cruyff Institute’de eğitim almasının ardından kulübün pazarlama departmanında göreve başladı. Sar, şimdi ise kulübün CEO pozisyonunda yer alırken bir diğer efsanesi Overmars ise sportif direktör olarak görev alıyor. Doğru bir futbol yönetim modeli kuran Ajax, transfer süreçlerini de böylece doğru yöneterek rakiplerine göre daha düşük bütçe ile sportif başarı elde ederken transfer gelirlerini de arttırdı. Ajax, Matthijs De Light, Hakim Ziyech, Donny van de Beek ve Frenkie De Jong gibi yıldızlarının da içinde olduğu transferlerle son 6 yılda 500 milyon Euro’nun üzerinde gelir elde etti.


Peki Türkiye’de durum ne? Beş büyük Avrupa liginde federasyonlar sıkı kurallar koymalarının yanı sıra uygulamalarında da aynı ciddiyeti gösteriyorlar. Türkiye gibi organizasyon yapısında ve yönetim ayağında hâlâ bir sisteme sahip olmayan ülkelerde ise durum tam tersi işliyor. Yasal mevzuatların da yetersiz olmasının yanı sıra sorumluluğun yöneticilerde olmadığı ortamlarda kulüplerin finansal yapıları her geçen gün bozuluyor. Borç ödeme sorunu ile her gün gündemde olan futbol kulüpleri, gelir-gider dengesine bakmaksızın yüksek bedellere futbolcu transfer ediyorlar. Transferin kaynağını da bankalara borçlanarak sağlayabildikleri için borç sarmalından kurtulamıyorlar ve borçları katlanarak artıyor.

Bugün Türkiye’de sadece kulüplerin değil, futbolun nasıl kurtulacağını konuşmaya başladık. Stadyumların yenilenmesinin yanı sıra altyapı tesislerinin de yapılması gerekiyor. Fiziki eksikliklerin giderilmesinin yanı sıra bu süreçte futbolcuların eğitimini verecek olan eğitmenlerin hem yetiştirilmesi hem de uygun maddi şartlara sahip olacakları ortamı hazırlamak gerekiyor. Türk kulüplerinin, yetersiz organizasyonları nedeniyle transfer gelirleri neredeyse yok durumundayken, en büyük gelir kalemi olan yayın hakkı gelirleri ile ilgili sözleşme 2016 yılında imzalandığında 500 milyon seviyesinde iken bugün 200 milyon dolar seviyesine geriledi.

Türkiye’de futbolun yani markanın değerini tüm paydaşlar olarak birlikte artırabileceğimizi anlamamız gerekiyor. Eğer ürünümüz olan futbol güzel olursa ve talep görürse finansal olarak da getirisi olacaktır. Bu borç sarmalından ya hep birlikte çıkacağız ya da yine hep birlikte iflas edeceğiz.

 Anasayfa'ya Dön

YORUM YAZIN

Max. 255 karakter girebilirsiniz

Yorumunuz Alınıyor

Boş Yorum Gönderemezsiniz

YORUMLAR

Hiç Yorum Yok

BENZER HABERLER