Kurumsal sosyal sorumluluk alanında yönelimler

Fadile Paksoy Son yıllarda dünya ekonomisinde yaşanan sorunlar, jeopolitik gelişmeler, iş dünyasının önceliklerinde de değişimlere yol açtı. Sürdürülebilirlik kavramının gitgide daha fazla önem kazandığı günümüzde, işletmelerin kurumsal sosyal sorumluluk alanındaki yeni yaklaşımları da, kurumların vizyonlarıyla şekilleniyor. Günümüzde doğal kaynakların hızla tükenmesi tehlikesi karşısında, hem devletlere hem de özel sektör kuruluşlarına sorumluluklar düşüyor. Ve iklim değişikliğinin hissedilir etkileri, bu konuda bütün ilgilileri harekete geçmeye itiyor. Öncü işletmeler, bu konuda araştırma ve geliştirme faaliyetleriyle tepki veriyor. Bazı şirketler, ürünlerinde kullanılan hammaddelerin yerine, alternatif ve daha dayanıklı, daha doğa dostu materyaller geliştirilmesi amacıyla Ar-Ge çalışmalarına hız vermiş bulunuyor. Bunun için, ilgili başka kuruluşlarla da iş birlikleri kuruyorlar. Görünen o ki, özellikle imalat sanayiindeki devler malzeme bilimi alanına ciddi yatırımlar yaparak, hem çevrenin korunmasına katkıda bulunacak, hem de kendi alanlarındaki oyuncuların bir adım önüne geçecek. Çevreyle ilişkili başka bir alan da enerji üretimi ve tüketimi. Yakın zamana kadar hem kuruluşlar hem de bireyler, yalnızca şebekeden alabildikleri enerjiyi verimli ve tasarruflu kullanarak çevreye katkıda bulunabiliyorken, artık enerjinin üretim süreçlerinde de pay sahibi olmaya başladılar. Özellikle enerji tüketimi fazla olan işletmeler, rüzgâr santralleri ve güneş tarlaları gibi yöntemlerle kendi enerjilerini kendileri karşılamaya başladılar. Kendi evinin bahçesine veya evinin çatısına yerleştirilen güneş panelleriyle, şebekeden enerji kullanımını azaltan bireylerin sayısı da hatırı sayılır boyutlara ulaştı. Tüm devletlere bu tür çalışmalara olanak tanıyan yasal düzenlemelerin yapılması sorumluluğu düşüyor. Önümüzdeki yıllarda işletmelerin gündeminde yer edecek başka bir konu da iklim değişikliğine uyum çalışmaları olacak. Hâlihazırda işletmeler çevre ve karbon ayak izi konusunda etkilerini azaltmak için çalışmalar yürütürken, iklim değişikliklerinden doğrudan etkilenmiş işletme sayısı henüz sınırlı. Ancak su kıtlığı, kasırgalar, seller, su baskınları ve yangınlar gibi gelecek yıllarda çok daha fazla karşılaşacağımız ve iklim değişikliğinin tetikleyeceği felaketler konusunda sadece öngörü sahibi şirketler çalışmalarını başlatmış bulunuyor. Yakın zamana dek, iş süreklilik planlarında beklenen sorunlar yer alırken, ilerleyen yıllarda iklim değişikliğine bağlı (normal koşullarda) beklenmedik senaryolar da bu planlara dâhil edilecek. Tabi iklim değişikliği sadece bu tür felaketlere yol açmayacak, özellikle bitki ve hayvan kökenli hammadde ihtiyacı duyan işletmeler için de büyük bir risk oluşturacak. Çünkü iklim değişikliği bütün bitki ve hayvan türleri üzerinde şu anda bile tamamen kestirilemeyen etkiler yaratacak. Diğer yandan, kurumsal sosyal sorumluluk çalışmalarının kendisi kadar, iletişimi de büyük önem taşıyor ve kurumsal iletişimin bir parçası olarak kurumsal sosyal sorumluluk iletişiminin şekli ve yöntemi de değişime uğruyor. Bundan 10-20 yıl önce kurumsal sosyal sorumluluk (ve/veya sürdürülebilirlik) raporu yayınlamak kurumlar için gurur kaynağıyken (sadece yayınlamış olmak bile itibar kaynağıydı), günümüzde tek yönlü iletişime dayanan basılı ve çevrimiçi raporlar veya başka iletişim yöntemleri etkisini yitirmeye başlıyor. Yenilikçi ve öncü işletmeler, çalışmalarını yılda tek bir raporla özetlemek yerine, sosyal medya hesaplarında hem gerçek zamanlı, hem sürekli hem de etkileşimli iletişimle takipçileriyle paylaşmak gibi etkili yöntemlere başvuruyorlar. Kendine özgü fırsatları ve riskleri olan bu yaklaşımı başarılı bir şekilde uygulayabilen işletmeler her alanda öne çıkıyor.
 Anasayfa'ya Dön

YORUM YAZIN

Max. 255 karakter girebilirsiniz

Yorumunuz Alınıyor

Boş Yorum Gönderemezsiniz

YORUMLAR

Hiç Yorum Yok

BENZER HABERLER