Mecbur, Dönüşeceğiz Altan!

Aslı Koç
Aslı Koç
  Nis.01, 2020, 12:52
Hızla yayılarak Dünya’yı etkisi altına alan COVID-19’un spora etki etmemesi imkansızdı. 160 milyar dolarlık büyük ekonomi milenyum sonrası ilk kez bu kadar büyük ve tam bir kesintiye uğradı.

Hızla yayılarak Dünya’yı etkisi altına alan COVID-19’un spora etki etmemesi imkansızdı. 160 milyar dolarlık büyük ekonomi milenyum sonrası ilk kez bu kadar büyük ve tam bir kesintiye uğradı.

Şimdi takımlarından uzak kalan taraftarların aklında maçların ne zaman başlayacağı sorusu varken, takımlar ve organizasyonlar için krizin ekonomisini yönetmek çok daha büyük bir soru ve sorun.

COVID-19, halk arasındaki ismi ile koronavirüsü, hiç tanımadığımız Patient-0 sonrası hızla dünyayı etkisi altına aldı. Kendisi hakkında hâlâ çok kısıtlı bilgiye sahip olsak da o, kimilerine göre dünya düzenini bir daha eskisi gibi olmayacak şekilde değiştirdi ve bıraktığı hasarla orantılı, değiştirmeye devam ediyor. Siz okuyucularıma, hiçbir etkinin yitirilen “insan hayatları” kadar önemli olmadığını hatırlatarak devam edeceğim. Birçok ülkenin sağlık, eğitim, politik alanlardaki çöküntüleri ise başka makalelerin konusu.

Carlo Ancelotti’nin “Football is the most important thing of the less important things in the world (Futbol, dünyadaki en önemsiz şeylerin en önemlisidir)” sözünü sosyal anlamda kısmen desteklesem de, futbol ekosisteminin büyüklüğü kendisini görmezden gelebileceğimiz boyutların oldukça ilerisine geçti. Konu artık bir sezonun bitip bitmeyeceğinden daha karmaşık. Futbol, direkt olarak içinde olmasa da binlerce insana istihdam yaratan, içinde müthiş nakit akışının döndüğü küresel bir iş. Ve içinde bulunduğumuz krizin, taraftarlar, kulüpler ile birlikte, yayıncılar, sponsorlar, yatırımcılar, reklam verenler gibi çok sayıda paydaşın da dahil olduğu ekosisteme şüphesiz, büyük etkileri olacak.

Avrupa futbol ekonomisinin kırılımına göz attığımızda kulüplerin ve federasyonların en büyük gelir kaynağı olarak TV yayın gelirleri ilk sırada geliyor. Yerel lig yönetimleri ve UEFA içinde bulunduğumuz futbol sezonunun tamamlanması için en uygun takvimi bulmaya çalışırken virüsün ilerleyişi bunu kısa vadede çok mümkün kılmayacak gibi. Bu durum, bazı liglerde sezonun geri kalanının oynanmaması, play off gibi sistemlerle hızlıca bitirilmesi ya da UEFA müsabakaları için, iki ayaklı turlardan vazgeçip, eleme turlarının tek maça düşürülmesi, final şehirlerinde 4’lü final yapılması gibi bir takım radikal değişimleri gündeme getiriyor. Tüm bunların ortak paydası ise azaltılmış maç sayıları; yani, sözleşmelerle yayıncılara garanti edilen bir takım yükümlülüklerin organizasyonlar tarafından yerine getirilmemesi durumu. Bu durum Türkiye gibi yayın geliri yüzde 70 ten fazla bir paya sahip futbol ekosisteminde kısa-orta vadede, UEFA müsabakalarında ise orta vadede federasyon ve kulüplere negatif etki edecektir. Bu durumla birlikte ilgili başka gerçekleri de sorguluyoruz; Avrupa futbolunda yayın gelirlerinin uzun süreli artış rutininin son bulması oldukça olası görünüyor. Bundan sonrası Amazon, YouTube, Facebook gibi dijital yayıncıların geleneksel yayıncıları tamamen bitirmesinin başlangıcı olabilir mi?

Gelirler sıralamasında üçüncü sırada yer alan maç günü gelirleri kısa vadede en çok etkisini hissedeceğimiz gelir kalemi olacak. Hangi ligin, takımın ne kadar etkileneceği ise oldukları coğrafyalar ve coğrafyadaki bir takım sportif değişkenlere bağlı. Sadece Avrupa’da değil, Dünya genelinde, Amerikan Hokey Ligi (NHL), yeni sezon yeni başlamış olmasına karşın Amerika Futbol Ligi (MLS), gelirlerinin yaklaşık yarısını (9 milyar $) yayın gelirlerinden elde etmesine rağmen Amerikan Basketbol Ligi (NBA), Kolej Basketbolu (NCAA), Avrupa liglerinden İskoç Premier Ligi, İngiliz Futbol Ligi (EPL) gibi önde gelen örneklerle birlikte ana gelirlerini “maç günü” satışlarının oluşturduğu birçok lig ve takım şimdiden bilet politikalarını gözden geçirmeye başlamış durumda. Ertelenen UEFA organizasyonları için de aynı durum söz konusu. Kombine biletlerin ya da UEFA nezdinde etkinlik biletlerinin iadesi kulüp ya da organizasyonlardan kısa dönemde nakit çıkışını işaret etmekte. “Big 6” içerisinde yer verdiğimiz Manchester United’ın bu sezon kombine biletli taraftar sayısı 52 bin, Arsenal’in 45 bin. En büyüklerin bile hızlı nakit çıkışını kestirmek adına faydalı rakamlar. Bu rakam Notthingham Forest için 20 bin ve bilet geliri, takımın tüm gelirleri içerisinde yüzde 70’lik yer tutmakta. Maç günü gelirlerini sadece bilet değil, stadyum çevresindeki barlar, dükkanlar, restoranlar şeklinde genişletirsek, kısa vadede, direkt olarak futbolun içinde olmayan paydaşların da ne kadar etkileneceğini görebiliriz.

UEFA gelirlerindeki virüs etkisi de federasyon ve kulüpler için orta vadede hissedilecek. Burada unutulmaması gereken durum şu ki, UEFA’nın parası aslında UEFA’ya değil, kulüpleri ve federasyonlarına ait. “Market Pool” dediğimiz yapı bu yüzden mevcut. Büyük ölçüde TV yayın gelirleri ve ticari gelirlerden oluşan havuz, UEFA’nın ulusal ve takımlar düzeyindeki müsabakalarında ülke federasyonlarına ve takımlara performanslarına göre dağıtılıyor. Buradaki en büyük tehlikelerden biri UEFA’nın havuzuna en büyük katkıyı yapan büyük takımların –halihazırda kendi aralarında başka bir lig kurup oynamayı planlarken- havuzdaki paylarından, finansal olarak rakiplerini dengelemek adına dahi olsa vazgeçmek istememeleri olacak. Bu noktada Avrupa futbolunda belki de oldukça keskin kararlar alınacak. Yine orta vadede UEFA, kulüplerin finansal sürdürülebilirliği noktasında hayata geçirdiği finansal fair play kurallarını esnetecek mi; akıllardaki başka bir soru. Bu durum, küçük bütçeli kulüpler için hayati önem taşıyor olacak.

Özel sahiplik modelinin yaygın olduğu başta İngiliz kulüpleri ve diğer kulüplerin, nakit akışı sıkıntısının rahatlatılması noktasındaki ihtimaller beraberinde daha büyük tartışmaları tetikleyecek gibi. Kulüplere yatırımcılar tarafından para enjekte edilmesi bu ihtimallerden biri ve UEFA’nın FFP regülasyonları ile denetlenen konulardan biri. Gelirlerinin büyük kısmını oyuncu alış verişi üzerinden sürdüren kulüpler için ise çok daha zorlu bir süreç kapıda. Virüsün etki süresi, uzayan karantina durumları oyuncu transferlerinde de oldukça belirleyici olacaktır. Yaz dönemi transfer politikalarını şimdiden belirleyen kulüpler için oyuncu izlemek halihazırda online olarak sürdürülen bir aktiviteye dönmüş durumda. Öte yandan bu durumun uzun süredir beklenen transfer ekosisteminin değişimi için bir katalizör görevi göreceği de tartışmalar arasında. 222 milyon € gibi rakamları bir süre daha görmek çok mümkün olmayabilir. Kulüpler transferde risk almak yerine iç piyasaya dönebilirler.

(Juventus'un 26 yaşındaki yıldız oyuncusu Paulo Dybala, koronavirüse yakalanan futbolcular arasında yer alıyor. )

Avrupa futbolunda kulüplerin gelir kaynakları arasında ikinci sırada yer alan sponsorluk gelirlerini ise en sona sakladım. Muhtemelen orta vadede etkisini hissedeceğimiz bu konu, dijital dönüşümü yaşadığımız ve markaların özellikle kendilerini bu dönüşüme hazır olarak lanse ettikleri bu dönemde çok da kötü olmak zorunda değil. Oyun, aynı oyun. Tutku, aynı tutku. Dahası, aynı hedef kitle. Belli ki yayınlanmayan, belki de bu sezon bir kısmı hiç yayınlanmayacak maçlardan ötürü markalar da kendilerine verilen sözlerin yerine getirilmediği sözleşmelerle karşı karşıya kalacaklar. Ancak markalar için, sözleşmelerden doğan bu haklarını farklı şekilde kullanmak ve yaratıcı işlere imza atmak için müthiş bir fırsat dönemi. Yaratıcı olmak adına teknolojik olarak da avantajlı bir dönemdeyiz. Espor ve sanal gerçeklik (VR) teknolojileri bunlardan bazıları. Borussia Dortmund’un Shalke 04 maçının ertelenmesi sonrası 12 yerel sponsoru ile Çin’deki taraftarları için düzenlediği dijital parti bunun güzel örneklerinden bir tanesi. Yine spor kulüpleri üzerinden yerel halk ile bir araya gelinerek sosyal sorumlu kimliklerin vurgulanması da markalar için krizi fırsata çevirme yöntemlerinden bir tanesi. Böylesi zor bir dönem taraftarlar, başka bir deyişle hedef kitle ile oluşturulmak istenen duygusal bağ için oldukça elverişli.

Futbolun ve sporun tüm paydaşları için bu kriz ve yönetimi bir meydan okuma niteliğinde olacak. Tüm kulüpler, ligler, federasyonlar ile birlikte kolektif çalışmanın oldukça önemli olacağı, yeni nesil düşüncenin, teknoloji entegre iş modellerinin hızlı bir şekilde arayı kapatacağı yeni bir döneme giriyoruz. Hazırlanmak için sürecin bitmesini beklemeden hemen başlamak, kısa, orta ve uzun dönemli hedefleri yeniden gözden geçirip bir takım adaptasyonları yapmak hayati önem taşıyor.

 Anasayfa'ya Dön

YORUM YAZIN

Max. 255 karakter girebilirsiniz

Yorumunuz Alınıyor

Boş Yorum Gönderemezsiniz

YORUMLAR

Hiç Yorum Yok

BENZER HABERLER