Pazarlamaya Dair İlham Veren Tavsiyeler

Matteo Rinaldi
Matteo Rinaldi
  Kas.01, 2017, 00:00
Q. Tarantino, B. Obama, S. King, D. Negreanu ve S. Hawking’den Öğrenebileceğimiz İpuçları

Q. Tarantino, B. Obama, S. King, D. Negreanu ve S. Hawking’den Öğrenebileceğimiz İpuçları

Steve Jobs’ın yenilik ile ilgili söylediği çok güzel bir söz var: "Lider ve takipçiyi birbirinden ayıran şey yeniliktir". Tam da bu noktada aklımıza şu soru takılıyor; işimizde sürekli olarak nasıl yenilikçi olabiliriz? Bu konuda bize kesinlikle yardımcı olabilecek bir öneri, her zaman kendi alanımız dışında ilham arayışı içinde olmaktır. Örnek vermek gerekirse, Adidas, "Adidas Goodyear" koşu ayakkabılarını çıkarma kararından önce lastiklerden esinlenmiştir; Listerine ise, ürünlerinin "cep versiyonunu" çıkartırken cep telefonlarından ilham almıştır. 

Kendi alanlarımızın veya kategorilerimizin dışına çıkarak, sınırlarımızı genişletiriz ve karşılaştığımız değişimlerde ilhamı bulabiliriz, ve disiplinler arası öğrendiklerimizi kendi pazarlama stratejimizi çizerken uygulayabiliriz. Bu yazımda da kendi deneyimlerimden yola çıkarak, bir film yönetmeninden, politikacıdan, poker oyuncusundan, yazardan ve teorik fizikçiden pazarlamaya dair öğrendiğim notları örneklerle beraber sizler için aktardım. 

TAVSİYE 1: TARANTINO’DAN TUTARLI OLMAYI ÖĞRENİN

Quentin Jerome Tarantino, 1963 yılında doğmuştur ve tanınmış bir Amerikalı film yönetmenidir. En ünlü filmlerinden bazıları şunlardır: Kill Bill, Ucuz Roman (Pulp Fiction), Jackie Brown, Django ve Nefret Sekizlisi (The Hateful Eight). 

Klasikleşmiş zalimlik/şiddet unsuru Trantino filmlerinin adeta patentli bir unsuru haline geldi ve Tarantino bu zalimlik unsuru üzerinde kullandığı estetik, metinsel ve sinematografik seçimleri bakımından kendini diğer yönetmenlerden ayrıştırır. Yine aynı şekilde, filmlerinde kült filmlere, kitaplara ve müziklere sürekli olarak göndermeler yapması onu diğer yönetmenlerden ayrı kılan diğer bir noktadır. Kill Bill 1 ve 2’yi, Bruce Lee'nin anısına yapmıştır. Jackie Brown 1970'lerin kült dizisi Foxy Brown'a gönderme yapar. Pazarlama açısından konuşmak gerekirse, bu sanatsal seçimler, şiddetin farklı bir estetik açıdan açıkça kullanılmasıyla birlikte Tarantino'nun eserlerindeki farklılaşma noktalarını oluşturuyor. Tarantino, bu bahsettiğimiz tutarlılık unsurları ile tıpkı çok başarılı bir marka gibi, tüketicilerin aklında yer edinmeyi başarmıştır.

TAVSİYE 2: BARACK OBAMA’DAN DOĞRU KANALLARLA ANLAMLI MESAJLAR İLETMEYİ ÖĞRENİN

Amerika Birleşik Devletlerinin 44. Başkanı Barack Hussein Obama Twitter, Facebook ve Youtube gibi sosyal medya araçlarını başkanlık seçimlerinde etkili bir şekilde kullanan ilk başkan adayıydı. Ardından Donald Trump da aynı şekilde sosyal medya araçlarını başarılı bir şekilde kullanarak benzer bir strateji yürüttü. Obama’dan önceki başkan adayları destekçi ya da takipçi sayılarını arttırmak için televizyonu çok fazla kullanıyorlardı. Obama ise, nüfusun önemli bir kısmında sosyal medyanın bir trend haline geldiğini fark etmeyi başarmış ve bu kitlelere ulaşmak için de bu sosyal medya mecralarını kullanmıştır.

 Başka bir deyişle, hedef kitlesinin istek ve ihtiyaçlarını keşfetmiş ve doğru kanallar aracılığıyla iletmek istediği mesajı ulaştırmıştır. Sonuç olarak, Obama politikacı olarak bilgi ve becerileri sayesinde piyasaya giriş yapmış ve hedef kitlesinin ihtiyaçlarını anlayıp bu ihtiyaçlara cevap vererek de kendini farklılaştırmıştı. Nihayetinde, doğru kanal seçimi hedeflediği kitle ile duygusal anlamda iletişim kurmak için oldukça önemli etkendi.

TAVSİYE 3: STEPHEN KING’DEN HİKAYENİZİN ANA KAHRAMANINI MÜŞTERİNİZ YAPMAYI ÖĞRENİN

“Yeşil Yol” (The Green Mile), “Sadist” (Misery), “Medyum” (The Shining) gibi sinemaya da uyarlanmış kitapların ünlü yazarı Stephen King, ana sırlarından birini şöyle ifşa ediyor: “Bence en güzel hikayeler olaylardan ziyade insanlara odaklanıyor, yani kısacası karakter odaklı oluyor”. Stephen King’in bu sözü sadece yazarların yapıtlarını geliştirmeleri için değil, şirketlerin de işlerinin ana odak noktasını yeniden gözden geçirmeleri ve “Neden?” sorusunu düşünmeleri adına kullanılabilir.

Şirketlerin çoğu günümüzde müşteri odaklı olduğunu söylüyor, peki gerçekten de müşteriyi hikayelerinin merkezine koyup, onları baş kahraman yapıyorlar mı? Doğruyu söylemek gerekirse, maalesef bu soruya cevabımız hayır ve büyük bir hata yaptıklarını da belirtmeden geçemeyeceğim. Yani, başarılı olmak için, şirketler daha insan odaklı (human centric) olmalılar. 

TAVSİYE 4:  DANIEL NEGREANU’DAN RAKİPLERİNİZİN HAMLELERİNİ TAHMİN ETMEYİ ÖĞRENİN

Kanada'nın altı World Series of Poker bileziğini ve iki World Poker Tour şampiyonluğunu kazanan Daniel Negreanu, poker dünyasındaki en popüler figürlerden biridir. (WSOP- Poker tarihinin en büyük turnuvası olarak bilinmektedir. Yılda bir kez gerçekleştirilir. Dünya Poker Serisi (WSOP) bileziği ise bir poker oyuncusunun kazanabileceği en cömert maddi bir değeri olmayan ödül olarak düşünülür.

1976 yılından bu yana, WSOP'daki her etkinliğin galibi için bir bilezik ödüllendirildi. Her bir WSOP şampiyonluğu artık bir bilezik olarak adlandırılıyor.)  Negreanu nadir görülen ama onun oyunlarında çok sıklıkla uyguladığı bir strateji kullanır ve bu strateji diğer oyuncuların önüne geçmesini sağlar. Kanadalı oyuncunun en ünlü poker hilesi, rakibin elindeki kartları okuma yeteneğidir.

Onun doğuştan gelen yetenekleri bana stratejik pazarlamada da çok sık kullanılan ünlü Sun Tzu’nun sözlerini hatırlattı: "Kendini tanı, düşmanını tanı. Bin savaş, bin galibiyet getirir". Pazarlamada kendinizi rakiplerinizin yerine koymanız ve kendi şirketinize yönelik olası saldırıları simüle etmeniz önemlidir. Bu, yarışmalarda rakiplerinizin hamlelerini derinlemesine anlamanıza ve "kartlarını okumanıza" yardımcı olacaktır ve dolayısıyla "pota" konulan ve arttırılan paraları kazanmanızı sağlayacaktır.

(Poker terimlerinde sıklıkla kullanılan “pot”, oyunun başında veya oyun sırasında her oyuncunun diğer oyuncuyu görerek veya artırarak ortaya koyduğu paranın tümü anlamına gelmektedir.)

TAVSİYE 5: STEPHEN HAWKING’DEN BASİT TUTMAYI ÖĞRENİN

Pazarlama ile hiç ilgisi görünmeyen bir alan gibi duran teorik fizikçi ve kozmolog Stephen Hawking’in bize pazarlamaya dair ne öğretebileceğini merak ediyorsunuzdur. Fakat, açıkça belirtmek gerekirse Stephen Hawking pazarlama stratejisinde çok karmaşık bilgilerin bile basit bir şekilde nasıl uyarlanabileceğinin en güzel örneğidir.

21 yaşında teşhis konulan ALS hastalığı yüzünden tekerlekli sandalyeye bağımlı olduğunu göz önünde bulundurursak, hayatı boyunca harika işlere imza attığını söyleyebiliriz. Pazarlamacılar olarak bizler için daha dikkat çeken nokta ise kitaplarını nasıl yazdığıdır. Evren, kara delik ve insanın varlığı gibi karmaşık konu ve konseptleri bile basit bir şekilde açıklayabilen dünyanın en zeki insanlarından birisidir.

Yazdığı kitap ve makalelerde karmaşık ve anlaşılmayan terminolojileri kullanmak yerine, okuması ve anlaşılması  daha kolay, daha geniş bir kitleye ulaşabilen basit bir dil kullanır. Burdan çıkarabileceğimiz pazarlama mesajı şu olabilir: İşleri karıştırmayın! Özellikle de iş modelleri teknolojiyle haşır neşir olan şirketlerin bu konuda çok dikkatli olması gerekir.

Şirketlerin çoğu zaman detaylara çok fazla takıldığına şahit oluyoruz, kesinlikle bu detaylar şirketleri kendi rakiplerinden ayrıştıran ve farklı kılan noktalar, fakat anlaşılması çok zor olduğu için çoğu zaman müşteriye bir anlam ifade etmez. Yani, kendi alanınızda tıpkı Stephen Hawking gibi profesyonel olun, fakat konu müşteriler olunca kolay ve “tüketebilecekleri” bilgiler sunarak onlara gerçekten değer verdiğinizi gösterin.

Pazarlamaya ilişkin kitaplar okuyoruz, videolar izliyoruz, fakat gözümüzü ekranlardan, kitaplardan kaldırarak, çevremize bir göz gezdirmeyi deneyelim. İşte, etrafımıza gerçekten baktığımızda, pazarlamanın aslında hayatımızın her anında olduğunu ve birçok ünlünün kendi başarı ve örnekleriyle aslında bi nevi “ücretsiz ders” verdiklerini görebiliriz.

 Anasayfa'ya Dön

YORUM YAZIN

Max. 255 karakter girebilirsiniz

Yorumunuz Alınıyor

Boş Yorum Gönderemezsiniz

YORUMLAR

Hiç Yorum Yok

BENZER HABERLER