iPhone XR'deki "R" ne anlama geliyor?

Selamlar! Teknolojinin Noel'i olarak nitelendirebileceğimiz Eylül-Ekim-Kasım döneminde bu sene de bir sürü gelişme yaşandı.

Selamlar! Teknolojinin Noel'i olarak nitelendirebileceğimiz Eylül-Ekim-Kasım döneminde bu sene de bir sürü gelişme yaşandı.

Bu yazıyı yazdığım tarih itibarıyla iPhone XS ve XR'nin Türkiye'de satış tarihi henüz açıklanmamış olsa da gün yüzüne çıkan inceleme yazıları ve videolarından telefonlar hakkında bayağı bir fikir edindik. iPhone 3GS'ten beri ara modellerde kullanılan S harfi 3GS'de "Speed" (Hız) olarak belirtilmiş olsa da daha sonraki modellerde buna dair bir açıklama gelmemişti. iPhone 5C'nin C harfi "Color" (Renk) olarak yorumlandı, SE'nin "Special Edition" (Özel Sürüm) olduğu çok belliydi, bu sene de iPhone XR ile hepimize merak edecek yeni bir harf çıktı.

Apple her sene olduğu gibi tüm telefonlarını aynı anda çıkarıp satışlarını birbiriyle gölgelemek yerine iki ayrı dönemde telefonları satışa sunmayı tercih etti, ABD'de iPhone XS Eylül ayında, XR ise Ekim ayında satışa sunuldu.

 

iPhone 3GS'ten beri ara modellerde (ki bence her zaman tercih edilmesi gereken modellerdir) kullanılan S harfi 3GS'de "Speed" (Hız) olarak belirtilmiş olsa da daha sonraki modellerde buna dair bir açıklama gelmemişti. iPhone 5C'nin C harfi "Color" (Renk) olarak yorumlandı, SE'nin "Special Edition" (Özel Sürüm) olduğu çok belliydi, bu sene de iPhone XR ile hepimize merak edecek yeni bir harf çıktı.

 

Ama bu merak pek de uzun sürmedi. iPhone XR'nin ABD'de satışa sunulduğu hafta Apple'ın en önemli yöneticilerinden Phil Schiller bu konuda bir açıklama yaptı ve S ile R harflerini spor arabalardan esinlenerek cihazlara taktığını açıkladı. Bu durumda her iki harfin de arkasında artık bir anlam aramamıza pek gerek kalmadı, S tabii ki her zamanki gibi üst düzey cihazlara konurken R onun biraz gerisinde kalarak (alfabede S'ten önceki harf ya hani) biraz daha düşük özellikli cihaza konuyor. Aslında bu şekilde düşününce çok da mantıksız değil, hele ki ülkemizde her sene "o paraya araba alırız" muhabbeti dönüyorken en azından bu şekilde bir araba çağrışımı bence güzel bile.

 

iPhone XR almamak için 5 neden!

 

Hoş zaten hala Türkiye'de satışa sunulmadı ama bu yazımda da iPhone XR'nin çok dile getirilmeyen eksiklerini anlatarak o güzel renklerin arkasında aslında nelerin gizli olduğunu görün istedim.

 

1. Hala pahalı! Bundan daha 2-3 sene önce ABD fiyatı vergi hariç 649 dolardan başlayan iPhone'lar satışa sunuluyorken şimdi 999 dolardan amiral gemisi, 749 dolardan ise "düşük fiyatlı" iPhone satılıyor olmasına dayanamıyorum ve aklıma geldikçe sinirleniyorum.

 

2. RAM'i daha düşük. XS ve XS Max'te 4 GB RAM bulunurken XR'de 3 GB RAM bulunuyor. Şu anda çok fark etmeyebilir ama telefonunu uzun süre kullanmak isteyenler için 1-2 sene sonra performans açısından aradaki farkın daha çok belli olacağından eminim, o yüzden uzun süreli kullanmak isteyenler için dikkat edilmesi gereken bir nokta.

 

3. 3D Touch yok. "Hangimiz kullanıyoruz ki bunu" diyenleriniz olabilir ama hala XS'te bulunan bir özellik ve gelecek iOS güncellemesiyle yepyeni özellikler kazanıp kazanmayacağını bilemeyiz. Şahsen beni en son gerçekten kendine hayran bırakan ve lansmanını sıkılmadan izlediğim iPhone 6S olduğu için 3D Touch ile aramda duygusal bir bağ var, umarım Apple bu özellikten ileride komple vazgeçmez.

 

4. Tek kamera. Evet hala Portre modunda çekim yapılabiliyor ama donanımsal değil yazılımsal bir şekilde gerçekleştiriliyor ve incelemelerden anladığım kadarıyla şu anda yalnızca insanlar üzerinde çalışıyor. Yani cansız objeler veya hayvanlar üzerinde şu anda Portre modunu kullanamıyorsunuz. Çok önemli bir eksi olmayabilir, ileride düzeltilebilir, hatta bir artıya bile dönüştürülebilir çünkü telefonların en maliyetli kısımları kamera sensör ve lenslerinden oluşuyor, bu yazılımsal destekle tek bir lensle çift lens arasındaki fark ortadan kalkarsa maliyet düşebilir ve bu da tüketiciye olumlu olarak dönebilir (yerseniz).

 

5. LCD Ekran. Bu konuda henüz bir şey söyleyemeyeceğim cihazı elimde deneyemediğim için ama insanların en çok yakındığı nokta bu cihazın hala 720p (veya o civarda) bir LCD ekrana sahip olması. Şahsen benim çok umrumda olan bir şey olmazdı kullandığım cihazların yalnızca pil ömrü ve performansına önem verdiğim için ancak iki cihazı yan yana koyduğunuzda ekran kalitesi ve renk / çözünürlük farkı kendini belli ediyor gibi görünüyor.

 

Bütün bunların ışığında acaba aradaki 250 dolar için bunca özellikten vazgeçmeye değer mi diye de kendime soruyorum ve hala XS'in daha mantıklı bir tercih olacağını düşünüyorum, "E niye geçen sayıda XS almamak için nedenleri sıraladın" diye soranları duyar gibiyim, oturduğum yerden eleştirmek çok hoşuma gidiyor onun için! Cihazları güzelce bir inceledikten sonra tabii ki artı yönlerinden de bahsedeceğim, şu anda amacım sadece ilk etapta cool davranıp cihazların ülkeye gelir gelmez şımarmamasını sağlamak.

 

LENS SAVAŞLARI

 

Telefon camiasında bir lens yarışı var bu ara, en son Samsung'un 4 arka kameralı telefonunu gördükten sonra bu kanıya vardım, Nokia'nın da 5 kameralı bir telefon çıkaracağı dedikodusu dönüyordu. İlk başta bayağı gülmeme rağmen aslında sonra mantıklı geldi, yukarıda da bahsettiğim gibi makine öğrenimiyle bu kamera özelliklerini kullanabilmemiz için şu anda bu kadar çok kameraya ihtiyacımız var, bu kameralardan elde ettiğimiz görüntüleri yazılımlarla tek bir lens aracılığıyla yaptığımız gün akıllı telefon teknolojisi yeniden bir çağ atlayacak ki Google Pixel 3 ile halihazırda bu süreç başladı bile. Bu süreç telefon maliyetlerine de yansırsa o zaman nasıl keyiflenirim belli değil.

 

 

GRAM GRAM KAFAYI YEMEK

 

Sonbahar ve yeni yıl hazırlıklarıyla birlikte yine sağlıklı beslenme ve diyet uygulamalarına koştum, bu sefer bir seviye daha atlayıp mutfak tartısı bile aldım, yaşımı kilomu ve hedef kilomu MyFitnessPal uygulamasına girdim her gün ne yiyip içtiysem gramı gramına kaydediyorum uygulamaya. Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok zaten kilo takıntısı olan her 10 insanın 15'inde falan vardır bu uygulama ama bu ay köşede yer vermek isteyecek kadar çok kullandım, kullanmaya da devam ediyorum. En sevdiğim özelliği paketli gıdaların barkodunu okuyabilme özelliği, böylece her ürünü yazıp aratmak zorunda kalmıyorsunuz, veri tabanında varsa direkt karşınıza çıkıyor, mutfak tartınızla (ya da göz kararı) ne kadar yediğinizi yazıyor, gün sonunda da vicdan muhasebesi yapıyorsunuz. Kullandıkça alıştığınız, alıştıkça bağımlı olduğunuz bir uygulama aslında. Şekersiz bir sütlü kahvede bile 20 grama kadar şeker olabileceğini gördüğünüzde içinizden küfredebilirsiniz ama maalesef bazı şeyler yaşamadan öğrenilmiyor.

 Anasayfa'ya Dön

YORUM YAZIN

Max. 255 karakter girebilirsiniz

Yorumunuz Alınıyor

Boş Yorum Gönderemezsiniz

YORUMLAR

Hiç Yorum Yok

BENZER HABERLER