Sosyal medyada kurumsal değil, doğal olunmalı

Sosyal medyanın baklava ustası, şekersiz baklavanın mucidi Mehmet Yıldırım... Yıldırım, yöneticilerin sosyal medyada kurumsal bir havaya bürünmesinin yapay göründüğünü ifade ederek doğal olunması gerektiğini savunuyor.

Sosyal medyanın baklava ustası, şekersiz baklavanın mucidi Mehmet Yıldırım... Yıldırım, yöneticilerin sosyal medyada kurumsal bir havaya bürünmesinin yapay göründüğünü ifade ederek doğal olunması gerektiğini savunuyor.

Baklavacı Mehmet Yıldırım, sosyal medya ile bu kadar iç içe geçmiş ilk baklava ustası belki de. Milli tatlımız baklavayı gerçek lezzetinde yapma ve gençlere sevdirme misyonuyla 11 yaşından beri işinin başında. Alışık olduğumuz geleneksel baklava ustalarından farklı olarak dijital dünyayı ve pazarlamayı çok önemsiyor. Yöneticilerin sosyal medyada kurumsal değil, doğal ve samimi olmaları gerektiğini vurguluyor. Onun doğallığı samimi bulunmuş olacak ki, adeta bir ‘kurtlar sofrası’ olarak bilinen Twitter’da, gençlerin çoğunlukta olduğu 40 bine yakın kişi tarafından takip ediliyor. Baklavacı Mehmet Yıldırım’dan hem markanın hikayesini hem de sosyal medyayı nasıl kullandığını dinliyoruz.

Nasıl başladı Baklavacı Mehmet Yıldırım’ın hikayesi? Markanın kuruluşundan kısaca bahseder misiniz? 

11 yaşımdan beri bu işi yapıyorum. 1982 yılına kadar işçilik yaptım, sonrasında toptan üretim ve piyasaya dağıtmak için aile işimizi yapmaya başladım. 2017 yılına kadar bu şekilde ilerledi. Sonrasında Baklavacı Mehmet Yıldırım markası oluştu. Perakende bir satış mağazası açıp kendi ürünümüzü satmaya başladık.

Mehmet Yıldırım’ın diğer baklavacılardan farkı ne?

Kalite. Piyasada gerçek bir Gaziantep baklavasının eksikliğini görüp bu işe girdik. Daha iyi bir marka olmak için çalışmalarımız devam ediyor.

Sosyal medyada da oldukça aktif bir şekilde yer alıyorsunuz… Sosyal medyayı aktif kullanma fikri nasıl gelişti? Sosyal medya işinize nasıl bir katkı sağladı? Yanlış anlamayın lütfen, baklava ustalarını sosyal medyada görmeye pek alışık değiliz.

Artık zaman değişiyor. Zaman ile birlikte pazarlama teknikleri de değişiyor. Sosyal medya önemli bir iletişim aracı, devlet başkanları bile açıklamalarını sosyal medyadan yapıyor. Sosyal medya başından beri aklımızdaydı, oradaki iletişimimizi profesyonel bir şekilde yapmak istediğimizden aceleci davranmak istemedik. Benimle birlikte hesaplarımızla ilgilenen arkadaşlar da işlerini iyi yapıyor. Sonuçlardan biz de memnunuz. 

Adeta bir fenomene dönüştünüz. Bu kadar takipçiye ulaşacağınızı ve böylesine ilgi görmeyi bekliyor muydunuz?
Bu kadar olacağını tahmin etmiyorduk açıkçası. Biraz önce söylediğim gibi, beraberimde olan ekip arkadaşlarımın da başarısı, ellerine sağlık. Tabii şöyle bir durum da var; sosyal medyayı ne kadar iyi kullanırsanız kullanın, sunduğunuz ürün beğenilmezse başarı devam etmez. Bizim sunduğumuz ürün de nihai başarımızı destekliyor.

Paylaşımlarınıza gelen yorumlara baktığımda özellikle gençler ve öğrenciler tarafından ilgi gördüğünüzü görüyorum. Baklavacı Mehmet Yıldırım sosyal medyayı nasıl kullanıyor?

Twitter’da baklava çekilişleri yapmaya başladık ve özellikle gençler tarafından oldukça ilgi gördü. Gençlerin beni takip etmesi hoşuma gidiyor çünkü baklava bizim milli tatlımız. Gençler son zamanlarda doughnut, cheesecake gibi başka yerlerden empoze edilen bize göre tatlı olmayan tatlıları yiyor. Gençlere kendi kültürümüze ait tatlıları sevdirmemiz gerektiğini sektörde yaptığımız toplantılarda hep gündeme getiriyoruz.

Baklava ‘bayramdan bayrama’ yenilen bir tatlıymış algısı var, diğer tatlılara yönelme biraz da bununla ilgili sanırım.

Gençlerimiz hakiki baklavayı yeseler, baklavadan başka tatlıyı beğenmezler. Her baklava baklava değil, 20 liraya da baklava var, 100 liraya da... Çok fark var aralarında. İnsanlar 20 liralık baklavayı yedikleri zaman baklavaya karşı bir önyargı oluşuyor. Doğru bir şekilde yapıldığında en iyi tatlılardan biri baklavadır. 

Hangi sosyal medya platformlarını kullanıyorsunuz? Her platforma yönelik farklı bir kullanım stratejiniz bulunuyor mu?

Şimdilik Instagram ve Twitter hesaplarım var. Linkedin’de de yer almayı planlıyoruz.

 
Hakkınızda yazılanları, size yapılan yorumları kontrol etme fırsatınız oluyor mu? Ekşi Sözlük gibi platformlarda hakkınızdaki entry’leri inceliyor musunuz? Ya da internette adınızı aratıp neler yazıldığına bakıyor musunuz?
Sürekli kontrol ediyorum. Zaman buldukça bana yazılanları kaçırmamaya çalışıyorum. İnsanı üzen nokta, kasıtlı yazılanlar. Gerçekle alakası olmayan şeyler de yazıyorlar. Baklavayı beğenmedim diyebilirler ancak olmayan şeyleri yazıyorlar. Böyle birkaç yorum yazan kullanıcıyı ürünlerimizi denemesi için davet ettik.

Size atılan mention’lara, yorumlara, mesajlara yanıt veriyor musunuz?
Bazen ben yanıt veriyorum, bazen arkadaşlar yanıt veriyor. Ama bana “Nasıl yanıtlayalım?” diye soruyorlar, ben de söylüyorum.

Peki sizce bir yönetici sosyal medya hesaplarını nasıl kullanmalı ve nelere dikkat etmeli?
Öncelikle tamamen doğal olunmalı. Doğal olmazsa tutmuyor. Biz de bir kere Twitter hesabımızı kurumsal bir havaya büründürmeye çalıştık. Baktık yapaylaştı. Takipçiler bu yapaylığı sevmiyor ve tepki veriyorlar. Bir de ürün her neyse, kaliteli olması gerekiyor. Bu koşullar sağlanırsa takipçiler mutlu oluyorlar.

Takipçilerinizden paylaşımlarınıza yönelik sizi güldüren, duygulandıran, şaşırtan veya kızdıran enteresan mesaj, yorum, tepkiler var mı aklınızda kalan?
Paylaşımlarımızda baklava ile özdeşleşen fıstıktan dolayı yeşil rengi çok sık kullanıyoruz. Bir kullanıcı, çay tarlasının ortasında yer alan bir ev fotoğrafına “Baklavacı Mehmet Yıldırım’ın evini bulduk” diyerek paylaşmıştı. Ona çok gülmüştük.

Peki bir günlüğüne bir sosyal medya platformunun yöneticisi olsanız, bu platformda neleri değiştirirdiniz?
Sahte takipçileri engellerdim. Biz sosyal medya işine ilk başlarken “Senin sosyal medya işini biz yapalım. Anında binlerce takipçiye yükseltelim seni” dediler. Sahte olacak tabii takipçiler. Ben dürüst insanım, neysem oyum. Yönetici olsam direkt bu sahte hesapları kapatırdım. Hiçbir platformda olmaması gereken bir şey bu bence.

 

Şube sayınızın bir tane olduğunu biliyoruz ancak yurt dışı satışlarınız da var. Yurt dışına mağaza açmayı düşünmüyor musunuz?

Yurt dışına yoğun satış yapıyoruz ama mağaza açma gibi bir hedefimiz yok. Baklava işi tamamen el sanatı. El sanatı olduğu için de işin başında olmanız gerekiyor. Olmazsanız kalite düşüyor. Bizim başarılı olmamızın sebeplerinden birisi de bu. İşin başında olmak! Kontrol edebileceğiniz kadar büyümelisiniz. Çok şube sayısı, çok iş yapmak ya da çok para kazanmak değildir. Siz işinizi iyi yaparsanız uzaklar yakın olur.

Bir keresinde Paris’e gitmiştik, orada birkaç tane butik restoran var. Restoranda yemek yemek için 3-4 ay önceden rezervasyon yaptırmanız gerekiyor. Fiyatları da pahalı. Şimdi bu restoranın sahibi neden gitsin başka bir yere şube açsın? Gastronomi turizmi diye bir şey var artık; insanlar binlerce kilometre uzaktan sırf lezzeti tatmak için geliyor, yiyor ve gidiyor. Bizim çok kaliteli ve zengin bir mutfağımız var. Yemeklerimiz dünyanın en lezzetli yemekleri. Bu turizmden en üst seviyede yararlanmamız gerekiyor. Bunun da en önemli noktası, lezzetlerimizin pazarlamasının iyi yapılması. 

Baklava için bir yıllık Ar-Ge çalışması

Peki sizin özel bir tatlınız var mı?
Ballı baklava.

Ballı baklavayı özel kılan ne?
İşçi olduğum dönemden beri “Baklavada şeker yerine alternatif olarak ne kullanabiliriz?” diye düşünüyordum. Fakat zaman ayıramıyorduk. Sonrasında bir çalışma yapıp bu fikrimi hayata geçireyim diye düşündüm. Kolay sanılıyor ancak ballı baklava için laboratuvar kurup yaklaşık bir seneyi aşkın Ar-Ge çalışması yürüttük. Dünyanın en kaliteli balını denedik uymadı. Her bal, fıstık ve tereyağıyla uyuşmuyor. Çünkü balın tadı ve kokusu ait olduğu yöreye göre değişiyor. Karakovan balı kullanıyoruz. Laboratuvar çalışmalarıyla sertifika aldık. Kendi bünyemizdeki laboratuvar bu sektördeki hiçbir şirkette yok. Balın içerisindeki bal ve şeker miktarını inceleyebiliyoruz. Ortaya güzel bir ürün çıktı satışı da iyi çok şükür. İyi bir alternatif oldu.

Zaman zaman gündemde yer alan baklava tartışmalarını nasıl yorumluyorsunuz? Prof. Dr. Canan Karatay geçtiğimiz yıllarda açıkça “Baklava yemeyin!” açıklamasında bulunmuştu.

Toplum bu gibi konularda hassas çünkü sağlık her şeyin başında geliyor. Uzmanların insanlara doğru bilgi vermesi gerekiyor. Bu gibi söylemlerden dolayı sektörün cirosunda yüzde 30 düşüş oldu. Balın şifa kaynağı olduğu herkesçe bilinir, pekmez de şifadır. Şeker zehir değildir. 11 yaşımdan beri mesleğin içerisindeyim, benden fazla baklava tüketen yoktur, şeker zehir olsa hayatta olmamam gerekiyordu. Hatta Gaziantep’in telef olması lazımdı (gülerek). İnsanları korku ve endişeye sevk ediyorlar. Şeker mutluluk hormonu salgılar. Beyin de şekerle beslenir. Doğal yiyin, kararında yiyin, aşırıdan kaçının. Tüketicilerin biraz daha bilinçli olması gerekiyor. Baklava yemek için Türkiye'ye gelen var Gaziantep'e gelen var. Turistler baklavayı paket paket alıp yurtdışına götürüyorlar. Fransa'da macaron denen bir tatlı var, baklavanın yanına yaklaşamaz. Gıda boyasına şekil vermişler. Bir bakıyorsunuz herkes kuyrukta. Fransa der mi sizce "Macaron sağlıksızdır, yemeyin" diye. Reyting arttırmak uğruna, bu gerçek dışı söylemlerle insanları akılsız yerine koyarak rant elde etmeye çalışıyorlar.


Son olarak, aklınızda bizlerle buluşturmak istediğiniz farklı lezzet fikirleri var mı?

Üzüm pekmezli balın çalışmalarına başladık. Tam mevsimi şu an aslında. Katkısız ürünlerimiz geldi, çalışmalarımız sürüyor. Dökülgen cinsi bir üzümün pekmezi. Bazı üzümler ekşi olur bilirsiniz ama dökülgen çok tatlı bir üzüm cinsi. Hem pekmez olarak satacağız hem de baklavada kullanacağız.

 Anasayfa'ya Dön

YORUM YAZIN

Max. 255 karakter girebilirsiniz

Yorumunuz Alınıyor

Boş Yorum Gönderemezsiniz

YORUMLAR

Hiç Yorum Yok

BENZER HABERLER